-41-

25 1 0
                                    

Alex'in Ağzından

Gülümseyerek önümde oturan Zach'e baktım. O da bana ışıldayan mavi gözleriyle bakıyordu. Çok güzeldi. Hayatımda tanıdığım en hayat dolu, en zeki, en yakışıklı ve de en anlayışlı insandı. Kendime milyon defa onu hak edecek ne yaptığımı sorup duruyordum.

Bugün oteldeki son gecemizdi, yarın geri dönüyorduk. Açıkçası bu biraz moralimi bozmuyor değildi. Çünkü sonsuza dek onunla burada kalmak istiyordum. Zamanın donmasını ve sonsuza dek bu ana sıkışıp kalmayı istiyordum. Sonsuza dek beyaz tenine düşen siyah saçlarını, bulutsuz gökyüzünü andıran gözlerini izlemek istiyordum.

Önümdeki yemekten bir kaşık daha aldım. Ardından bir yudum kırmızı şarap içtim. Zach bu sırada elini çenesine yaslamış ve gülümseyen yüzüyle beni izliyordu. Çok güzeldi.

Yüzümün kızardığını görünce kıkırdadı ve üçüncü kadehinden büyük bir yudum aldı. Lauren haklıydı, Zach gerçekten de şarap içmeyi seviyordu.

"Ee, küçük tatilimizi sevdin mi?" dedi Zach parmağını kadehin ağzında bir ileri bir geri gezdirirken.

"Hem de her dakikasını." dedim büyük bir gülümseme ile.

"Bir dahaki tatilimizde sıcak bir yere gidelim ama. Soğuğu sevmiyorum çünkü." dedi hafifçe somurtarak.

Bir dahaki tatilimiz...

İçim heyecanla dolmuştu. Zach tatilimizi düşünüyordu belki de tatillerimizi...

Neşeyle gülümsedim ve:

"Tamam. Sen nasıl istersen. Nereye gidelim mesela?"

Zach üçüncü kadehini söylerken gülümsedi:

"Bilmem, Maldivler?"

"M-maldivler..."

"Lauren ile hep oraya gitmek istemiştik, ama bu şu an pek mümkün gözükmüyor."

Garson Zach'in kadehini doldururken bana da isteyip istemediğimi sordu. Başımı hayır anlamında salladım. Zach derin bir iç çekti.

"Ne oldu?" diye sordum endişeyle.

"Hiç... Öyle aklıma Lauren geldi. Daniel nasıl?" dedi mavi gözlerini masadan çekip benim gözlerime dikerken.

"Eee, Daniel mı?" dedim.

Zach güldü:

"Kıskanma hemen. Sadece onu son gördüğümde pek iyi gözükmüyordu."

"Ah..."

Daniel cidden iyi değildi. Yani, ona neler oluyor bilmiyordum. Bizden gittikçe uzaklaşıyor gibime geliyordu. Eskisi gibi neşeli değildi, evet Daniel hiçbir zaman en konuşkan ve sevecen insan olmamıştı her zaman insanlara karşı soğuktu ama eskiden daha sık şakalar yapardı. Hatta bazen bize poz verdittirir ve resmimizi çizerdi. Onu uzun süredir elinde kalemle görmemiştim.

Zach iç çekti:

"Şu Caleb denen herifi gözüm hiç tutmadı, belki de paranoya yapıyordum, bilmiyorum." dedi ve kadehin dibinde kalan son şarap damlalarını bitirdi.

"Caleb... Bilmiyorum. Onu tanımıyorum ama Lauren onun yanında çok mutlu görünüyor. Sanırım bu sorun olmadığını gösterir, değil mi?" dedim gülümseyerek.

Zach derin bir nefes aldı ve ışıldayan gözleri ile bana baktı. Parmağındaki metal yüzük ay ışığı altında ışıldadı.

Adeta bir heykel gibiydi. Çok güzeldi. Biliyorum, bunu binlerce kez söyledim ama kendimi tutamıyordum. Önümde sanki paha biçilmez bir mücevher vardı, ve onu sadece ben görebiliyordum.

Violet EmbraceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin