-40-

12 2 0
                                    

Matthew'un Ağzından

''Matthew, neler oluyor?''

Lucas Wilson denen adam ve yanında onun koruması gibi duran kişiye yandan bir bakış attım.

Bay Wilson kollarını önünde kavuşturmuş bilmiş bir şekilde bana bakıyordu.

Daha demin onlara söylediğim gibi, biraz beklemeleri gerekiyordu.

Maxon'ı böyle gönderemezdim.

Maxon'ın gözlerine doğrudan bakabilmek için dizlerimin üstüne çömeldim ve başını ellerimin arasına alıp ona yaklaştım.

İki eliyle kollarımdan sıkıca tuttu.

Yüzü korkudan beyazlamıştı, yeşil gözlerini açmış bana korkuyla bakıyordu.

Onu böyle görmek kalbimi o kadar parçalıyordu ki...

Yeniden söze başladı, ''Matthew-''

Sesi titriyordu, bu küçük yaşta bu kadar çok şey yaşaması...

Dişlerimi sıktım, benim güçlü olmam gerekiyordu. Bana bakışlarından her şeyin yoluna girmesini söylememi istediği o kadar belliydi ki.

Babasını kaybetmişti, annesi onu terketmişti, Clary artık yanında değildi ve şimdi de ben...

Gözlerimi onun gözlerine kenetleyerek güven verici bir sesle konuşmaya başladım, ''Maxon,'' dedim sesimin güçlü çıkmasına umarak, ''Şimdilik gitmen gerekiyor ama-''

''Hayır!'' diye sözümü kesti Maxon sinirle, ''Gitmek istemiyorum!''

''Ama,'' diye sözüme devam ettim bu sefer daha kararlı bir şekilkde, ''Seni oradan alacağım, söz veriyorum. Sen daha beni özlemeden seni gelip oradan alacağım. Clary'yi de aynı şekilde.''

Maxon hala sakinleşmiş görünmüyordu, ''Clary'yi de mi alacaklar?''

Clary'yi almaya gittiklerinde ben onun yanında olamayacaktım.

Maxon'ı bu halde gördüğünde ne tepki verecekti acaba?

Ben nasıl bunların olmasına izin vermiştim?

Maxon'ın kollarımı sıkan elleri canımı acıtıyordu.

Ama bu acı şu an pişmanlıktan hissettiğim acıdan daha fazla olamazdı.

Clary ve Maxon'ı her zaman kendi çocuklarım olarak görmüştüm, o zaman neden daha önceden onları evlatlık almamıştım?

''Evet, Clary de orada seninle birlikte olacak.''

Ya artık her şey için çok geçse?

Ya Maxon ve Clary'yi orada ayırırlarsa?

Ya da daha kötüsü, ya onları farklı ailelere verirlerse?

Bunları daha önceden düşünmen gerekirdi Matthew.

Sakinleşmek için birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım.

Gözlerimi geri açıp Maxon'a baktığımda gözleri dolmuştu, ''Korkuyorum Matthew, lütfen beni bırakma.''

Onu kendime çekip sarıldım, gözyaşlarımı görmesini istemiyordum,

''Her şey yoluna girecek ufaklık. Korkacak bir şey yok, sadece çok kısa bir süreliğine ayrılacağız o kadar. Zamanın nasıl geçtiğini farketmeyeceksin bile. Söz veriyorum, her şey iyi olacak.''

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

''Lanet olsun!''

Elimi masaya sertçe vurmamla birlikte oynayan bardağa bakıp iç çektim.

Violet EmbraceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin