-33-

34 4 9
                                    

Lauren'in Ağzından

"Günaydın sabah yıldızı." dedi Caleb dudaklarını hafifçe boynuma değdirerek. Tanrım, sabahları sesi çok şirin çıkıyordu.

"Sana da günaydın, ve Lucifer sensin, ben değilim." dedim gözlerimi yavaşça açarak. Caleb'ın dağınık sarı saçlarının arasından yansıyan güneş gözlerimi almıştı.

Caleb esneyerek bana daha da sokuldu. Kolları belime sarılmıştı ve beni kendine daha çok çekerek yüzünü sırtıma yaslayarak mırıldandı:

"Okula geç kalacağız." dedi ve beni bu tatlı rüyadan uyandırdı.

"Lanet olsun Caleb sana alarm kur demedim mi dün gece?" dedim doğrularak yatakta oturur vaziyete geçerek.

Caleb bir elini yüzüne siper ederek:

"Kurdum zaten merak etme. Hemen kalkarsak yetişiriz." dedi yastığımı alıp sarılarak.

"Ah Caleb, kaç defa alarmı erteledin?"

"3... Tamam 4."

"Tanrım, sana devamsızlığım doldu demedim mi?" diyip kalkmaya yeltendim ama Caleb beni kolumdan tutup kendine çekince dengemi kaybettim ve üzerine düştüm.

Caleb'ın kıkırdadığını duydum ve dudaklarını benimkilerle birleştirdi. Birkaç dakika öpüştükten sonra kendimi durdurdum ve geri çekildim.

"Okul." dedim gülümseyerek.

"Tamam anne." dedi Caleb ve ayağa kalktı. Yerden siyah dar pantolonunu alıp giyerken ona:

"Demek annenle yattın, iğrençsin Caleb."

Caleb bana baygın bir bakış attı. Yatağın karşısına yerleştirilmiş dolaba gittim ve Caleb'ın tişörtlerini incelemeye koyuldum.

"Aha!" diye bağırdım ve siyah tişörtü üstüme geçirdim. Bana sadece bir beden büyüktü ve gayet rahat olmuştu. Tişörtün üstünde beyaz harflerle Panic! At The Disco yazıyordu.

Caleb yanıma gelerek kollarını belime doladı:

"Ben ne giyeyim Maxwell?"

Dolabı biraz karıştırdıktan sonra başka siyah bir tişört buldum. Üstünde mor harflerle Fall Out Boy yazıyordu.

"Bu güzel." dedim ve ona uzattım. Caleb tişörtü giydikten sonra esneyerek:

"Ben banyodayım." dedi ve tembel adımlarla odadan çıktı.

O çıktıktan sonra dolabı biraz daha karıştırmaya devam etti. En sonunda gri bir hoodie bulup giydim. Neredeyse tam olmuştu sadece kolları biraz daha uzundu.

Sandalyenin üstünden çoraplarımı alıp ayaklarıma geçirdim.

O sırada gözüm saate takıldı, Caleb yalan söylemişti. Okula yürüyerek gitsek bile yetişirdik.

"Ah Caleb ah..." diye mırıldandım kendi kendime.

Caleb banyodan çıktı. Saçlarını taramıştı ve çok güzel kokuyordu. Onu gören biri az evvel uyandığına inanmazdı. O kadar mükemmel gözüküyordu ki... Gözlerim onun üzerinde kalmıştı. Saçlarının yüzüne düşüşü, Gözlerinin yeşili, sarısı...

Caleb yüzünde tatlı bir gülümseme ile bana doğru eğilerek baktı:

"Dünyadan Lauren'a..."

Onun sözleri ile kendime geldim. Yüzümde hafif bir kızarıklıkla ona baktım,

"Sadece ne kadar güzel göründüğüne takılmışım."

Caleb'ın gülümsemesi genişledi ve bana yaklaştı.

Violet EmbraceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin