Bölüm 14

8.1K 383 6
                                    

Bir bölüm ile yine karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz sevgili okurlarim
Keyifli okumalar ...

Ruhumun çektiği bu hislere ne ad verilirdi? Izdırap? İşkence ? Çile ? Caresizlik?
Karmaşık duygular ile abimlerim , babam ve hayatıma umut olan Adam ile durmuş bütün ihtişamı ile karşımızda duran acımasız adama bakıyorduk.
Haşim Hancı !

' Kimi kime veriyorsun Baran Hancı , benim olanı başkasına nasıl verirsin ?"

Sozleri ile ortama kasvetli bir hava sarmıştı. Serdar'ın eline can simidim gibi tutundum. Kızgın dalgalarda savrulan bedenimi bu okyanusta kurtarıcasına tutundum can simidime , tek umudum bu adamdı.

Karşımda öfkeli gözlerle bir bana bir de el ele tutuşan ellerimize bakan Haşim Hancı' ya baktım.
Geleceğimi yakmasına izin vermeyecektim.
Geçmişte kısıtlamaları aklıma geldikçe öfke bedenimi esir alıyordu.
Tam 18 yıldır esaret içinde bu adamın emirlerine uyuyordum.
Çocukluğumu alan ,
Abimlerimi uzaklaştıran ,
Eğitimime son veren ,
Ruhumu öldüren ,
Kurallar ile sınırlayan ,
bu adama baktım. Benim diyerek kendine ait kılıyordu. Merhametsizliği ile acımasızca beni yargılayan bu adam ' benim ' sıfatıyla itiraz ediyordu. Babamın sesi ile düşüncelerimi kenara bırakıp kulak kesildim.

'Benim kızım baba , istediğim kişiye veririm '

' Baran haddini aşma benim konağımda , benim soyadımla hatta benim kanımdan olan insandan iznim olmadan gizli kapaklı iş yapıyorsun , buna izin vermem '

Duyduklarım beni bir kez daha yoksul bir hüzne boğuyordu. Haşim Hancı sanki ad içmişti hanesindeki bütün kadınlara eziyet etmeye.
İçi yanmadan bir anneden evladını ayırmıştı ve kimse o çocuğun nerde olduğunu bilmiyordu. Aria evlat acısı çekmişti.
Sevgiye muhtaç acılar içinde yanan öz kızını vurnuştu. Rana ölüme kucak açmıştı.

Torunu demeden tehditler yağdırarak tek bir kırıntı bırakmamıştı. Ayşa geleceğini geçmişe feda etmişti.

Şimdi sıra bende mi ?
Herşeyime ateş eden , alevleri büyük bir zevkle izleyen adam şimdi neyin peşindeydi? Elimden umudumu da alamazdı , izin vermezdim.
Ya Serdar ?
Vazgeçip bırakır mıydı beni okyanusun derin kızgın dalgalarına ?
Mücadele etmez miydi benimle beraber geleceğim için? Geleceğimiz için ?

' Söz agızdan bir kere çıkar Haşim Ağa ! Havin sizin değil bilakis benimdir '

Umuduma parlayan bir ışık gözüktü. İçimde esarete kurban olan küçük kız çocuğu koştu umudumun ışığına.
Serdar'ın sozlerine kucak açan kalbimin ritmi hızlandı.

Kafamı kaldırıp ona çevirdim bakışlarımı. Gözlerindeki koyuluklar ile benim maviliklerim buluştu. Bakışlarında seven bir adamın şefkati , özlemi vardı.
Sanki babamın anneme baktığı gibi bakıyordu bana , aşıkmış gibi ...

Hafifçe tebessüm edip daha çok beni kendine çekti beni. Utangaçca baktım etrafıma herkes bize bakıyordu. Kızaran yüzümü yere eğip sessizce konuşmaları dinledim.

' o sözü ben vermedim size , benim sana verecek kızım yok ' dedi Haşim Ağa.

Sonra kurşun gibi bir ses hakim oldu odada. Kilis bu sese sağır kaldı.

' o senin kızın değil Haşim Ağa ! Burdaki herkes senin hiçbişeyin , sen öldün '

Bu sözler elbette Alaz Ağabeyime aitti. Çok ağır konuşmuştu. Ama Haşim Ağa haketmişti. Yıllarca yaktığı canlar yeterdi.

'Alazzz haddini bil !' resmen kükremiş konağı ayaga kaldırmıştı Haşim ağa.
Romed ağabeyim odasına şimdi de annem ve Ayşa' da gelmişti. Sanırım Aras'ı evin yardımcısı Hafize teyzeye bırakmış olmalıydı. Emektar Kahya Yakup amcanın karısıydı. Yıllarca bizimle çalışmışlardı. Bebeklerimizi bilirlerdi.

Hazar&Hancı: LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin