Konağa geldiğimde korka korka içeri girdim.Berat avluda volta atıyordu.Beni farkeder etmez yanıma koşup beni boğarcasına sarmaya başlamıştı.Bende karşılık vermiştim.Doğru kardeşi dediği kişiye yan gözle bakmıştı ama bunca yıl yanımdaydı her anımda o vardı ayrıca o beni her şeyden habersiz sanıyordu.Berat benden ayrılıp yanağıma elini koyup okşamaya başladı."Kuzenler böyle mi sarılıyor Buke?" diyen Yekta'ya döndüm.En zor olan kısım buydu ikisini tanıştırmak.Berat'ın hiç bir şeyden haberi yokmuş kimse korkudan bir şey diyememişler ee Berat Mardin'de öfkesiyle tanınırdı.Berat Yekta'ya dönüp
"Seni ne ilgilendiriyor dangalak." dediğinde Yekta'nın suratını gördüğümde tam ağzımı açıp açıklama yapacakken Berat Çınar'a dönüp
"Marabaya bak sarılmamıza da karışıyor oğlum düzgün adam seçin şu herifin tipine bak." dediği an kendimi daha fazla tutamayıp gülmeye başladım.Berat hayranlıkla izliyordu gülüşümü bir anda
"Ne güzel gülüyorsun sen öyle." dediği an Yekta Berat'ın yakasına yapıştı.Olaylar kızışacaktı.
"Sana ne lan .." karımın gülüşünden diyeceği anda araya girip Berat'ın koluna girip onu sürüklemeye başladım.Berat homurdana homurdana yürüyordu.
Şu an Berat'a bir şey açıklamayacaktım aklımda yine bir cinlik vardı.Ee Yekta Ağa demek kızlar sana hasta hı görürsün sen.
Berat'ı,Roz'a teslim edip sevgili kocamın yanına gittim.Yekta sinir küpüydü.
"Yekta,Berat çok sinirli bir yapıya sahip bu yüzden bir süre evli olduğumuzu saklayacağız." dediğimde Yekta gözleriyle beni sorguluyordu.
"O na da,sinirine de,sana da.Buke sen ne dediğinin farkında mısın?Ne demek evliliğimizi saklamak gece nerede kalacaksın?Ayrıca burası Amerika değil hatırlatırım Mardindeyiz." dediği an bu adamı zekasına hayran kalmıştım.
"Ben onu dışarı çıkartmam ayrıca annenlere babamın rahatsızlandığını söyleriz sende burada kalırsın." dediğimde Yekta kokumu kavrayıp beni kendine doğru çekti.
"Ölmek istiyorsan direk söyle sinir sistemimle ne diye oynuyorsun?" dediği an onu duymamazlıktan geldim.Çatık kaşlarına baktım.İşaret parmağımı kaşının ortasına koyup düzelmesini bekledim.Berat'a yaptığım bir şeydi rahatlatıyordu insanı.
"Kırışıklığın erken çıkarsa seni boşarım." diyip arkama dönüp hızla Berat ve Rozun yanına gittim.Ama Yekta'nın surat ifadesini merak etmiyor değildim.Berat ve Roz bir şeyi tartışıyorlardı.Zaten küçüklükten beri birbirleriyle anlaşamazlardı.Berat beni farkettiğinde dönüp
"Şu çirkinin ellerine bıraktın ya beni bu tuzağını unutmam." dediğinde suratımı ekşitip
"Gelir gelmez kavga etmeyin bunalıyorum bakın sonra İstanbul'a yine kaçarım." dediğim sırada Berat'ın yüzü düşmüşken Roz lafa atlayıp
"Kaçamazsın kaçarsan Y..." diyeceği sırada lafa atlayıp
"Babam öldürür." dedim.Roz anlamsızca bana bakıyordu ona ben sana sonra anlatırım bakışlarını yolladım.
"Kılına zarar vermeye kalkanı öldürürüm." dediği an bunu ciddiye almayıp omzuna sert bir yumruk geçirdim.Ama konakta bu yalanı sürdüremezdim.Bakışlarımı bir yere sabitleyip düşündüm.
Aklımdan onlarca fikir geçmişti ama biri bile mantıklı değildi.Bir anda aklıma amcam Berat'a tokat attığı zaman bağ evine kaçtığımızı ve bir hafta orada kalıp onları korkuttuğumuz aklıma gelince direk
"Bağ evine gidelim mi?" dediğimde Roz
"Bu kıro gelirse ben gelmem." dediğinde Berat,Roz'un burnunu sıkıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Töre Serisi 1-
General FictionBir karar, bir insanın tüm hayatını değiştirebilir miydi? Umutlarını kurutabilir miydi? Gökkuşağının renklerini silebilir miydi gözlerinde? Bir adam, bu kadar acımasız olabilir miydi? Geride bıraktıklarını unutmaya çalışmak ne kadar doğruyd...