UMARIM BEĞENİRSİNİZ. HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM
Hastane odasında Yekta dört dönüyordu. Haberi aldığımız andan itibaren her şey çok hızlı gelişmişti. İstanbul'a dönmüştük. Ben endişeden ne yapacağımı bilemezken Yekta da sinirden ne yapacağını bilmiyordu. Onu böyle görmek beni korkutuyordu. Demir'i düşündükçe endişeleniyordum. Roz aklıma geldiğinde vicdan azabı çekiyordum. Çetin neden onu da kaçırdı ki? Onun ne alakası vardı? Bir anda Yekta'nın Mecit'in yakasına yapıştığında daha ben ne olduğunu anlamadan Yekta bağırmaya başlamıştı.
"Mecit o herifi bulun. Yer yarılsa o içine girsede o şerefsizi bugün bulun."dedikten sonra yakasını sert bir şekilde bırakmıştı.
Gözlerim dolarken artık göz yaşlarımı tutamadım. Ben ağlamaya başladığımda sadece oğlumu düşünüyordum. Yekta'ya bakıp
"Oğlumu bana getir Yekta. Hastaydı ya bişey olursa ona. Demir'i istiyorum. Roz'u bulun. O hiç bir şey yapmamıştı ki. Suçsuzdu. Ya ikisinede bir şey olursa? Yekta ya ikiside .." Cümlenin devamını getiremeden hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. O sırada kapının sert bir şekilde açılmasıyla oraya baktım. Bir haber mi geldi diye ama gelen sadece Mert'ti.
"Roz nerede?" Diye bağırdığında kaşlarımı çattım.
"Abi! Roz nerede?" Diyip yakasına yapıştığında ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"O piçi evlatlık edindin. Türkiye'nin en karanlık adamına güvenip onla anlaşma yaptın. Oğlunu ondan aldın. Peki sonuç ne? Tek oğlunu almadı Roz'uda götürdü." Diye bağırdığında öfkeyle kalkıp yanlarına gittim.
"Oğlum hakkında düzgün konuş Mert. Ayrıca Roz seni neden bu kadar ilgilendiriyor? Hiç kimseyi,hiç bir şeyi umursamayan biri için fazla endişelisin." Diye hıçkırıklarımın arasından konuşurken Mert abisinin yakasını bırakıp ateş saçan gözlerle bana baktı.
"Roz için neden mi endişeleniyorum? Çünkü ona aşık oldum. Etrafta neşeyle koşuşturmasını,fedakarlıklarını gördüğümde ona aşık oldum. Ama olmazdı biliyordu . Çünkü töre karşıydı. Unutmaya çalıştım. Ama olmadı yapamadım. O sırf senin mutluluğun için benden vazgeçti. Abimi öldü sandığımız zaman o kadar fedakarlık yaptı ki onun nişanlı olduğunu bildiğim halde ona aşık oldum. Senle evlilikten vazgeçtiğimi söylemeyi düşündüğüm gün abim ortaya çıktı. Çınar'ın yaptıklarını öğrendiğinde nişanı attı. Dayanamadım ve ona açıldım. Olmaz diyip beni reddetti. En sonunda bana şans vermesi için onu ikna ettiğimde ortalıktan kayboldu." Dedikten sonra arkasına bile bakmadan odadan çıkmıştı. Ben az önce duyduklarımı sindirmeye çalışırken göz yaşlarım daha da şiddetlendi.
Ben Yekta'yla evli olduğum için Mert ve Roz evlenemezlerdi. İmkansızı istiyordu kardeşim. Mert'i ilk defa bu kadar kararlı görüyordum. Dayanamayıp bende peşinden çıktım. Konuşmam gerekiyordu onunla. Bir delilik yapabilirdi. Etrafta onu ararken çıkşa gittim en son çare.
Etrafa bakınırken Mert'i arıyordum. Arabasını hastane otoparkının çıkış kapısında gördüğümde sinirle nefesimi dışarı verdim. Tam arkamı dönüp yürümeye başladığımda "Buke Hanım." Birinin bana seslenmesiyle arkamı döndüm.
Siyah bir arabadan çıkıp yanıma doğru geldiğinde siması tanıdık geliyordu. Önümde durup "Çetin Bey sizi bekliyor." Dediği an öfkeden ne yapacağımı şaşırmıştım. Hiç bir şey demeden arabaya doğru yürüdüm. Madem oyun oynamak istiyordu o zaman ben de ona eşlik edecektim. Arabaya bindikten sonra öne bana seslenen adam bindi. Araba hızla hareket ederken
"Bizde sizin çıkmanızı bekliyorduk." Diye söylendiğinde merakla ona baktım. Ne yani sabahtandır benim çıkmamı mı bekliyordu?
"Demir ve Roz nasıl? Haberiniz var mı?" Diye merakla sorduğumda adam arkasına dönüp "Bir bilgimiz yokefendim. Sadece Çetin Bey sizi almadan gelmememizi söyledi." Dedikten sonra önüne döndü. Kafamı cama yasladığımda Çetin'in ne yapmaya çalıştığını düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Töre Serisi 1-
General FictionBir karar, bir insanın tüm hayatını değiştirebilir miydi? Umutlarını kurutabilir miydi? Gökkuşağının renklerini silebilir miydi gözlerinde? Bir adam, bu kadar acımasız olabilir miydi? Geride bıraktıklarını unutmaya çalışmak ne kadar doğruyd...