Öncelikle herkesten gecikmeden dolayı özür diliyorum.Ama isteyerek olmadı. Bu bölüm benim için en özel bölümdü. Çok güzel olmasını istedim o yüzden bu bölümü kaç defa silip yazdım inanın sayıyı unuttum.Bu bölümünde içime çok sindiği söylenemez. Ama sizleri daha çok bekletmek istemediğim için yayınlıyorum.Sabrınız ve anlayışınız için gerçekten minnettarım.
Bugün Töre'nin 3.ayı bu güne kadar bana destek olan ve yanımda yer alan herkese çok teşekkürler.Siz olmasaydınız Töre bu kadar içime sinmezdi. Ya da yazmaya devam etmezdim.Sonuçta büyük bir tempoya girdim. Sizin yorumlarınız,düşünceleriniz,desteğiniz olmasa devam ettiremezdim. Destek olup moral veren de oldu köstek olup beni üzende ama yazığım şeyi herkes beğenecek diye bir şey yok.O yüzden hepinize minnettarım.İyki varsınız hepinizi çok seviyorum.
Zaman bulup okuduğunuz için çok teşekkürler.
Umarım beğenirsiniz. düşüncelerinizi bekliyorum.
Avluda öfkeyle volta atarken sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım.Aklımda onlarca düşünceken mantığımı yitirmiştim. Bekir bana gelip o saçma haberi verdikten sonra resmen sinir küpü olmuştum. Babamın ağalığı bana vermesi demek olayların başlayacağıydı. Ayrıca babamı iyi tanıyordum.Ağalığı devrettiyse Mardin'den de giderdi. Sonuçta bütün topraklarını benim adıma geçirmişti. İmzam olmadan nasıl oldu bilmiyorum ama yapmışlardı.
Babamı iyi tanısamda anlam veremiyordum. O hiç bir şey yapmamıştı ki bütün suç amcamındı. Ama zaten hep böyle olmaz mıydı? Küçük kardeş bir şey yapardı büyüğü düzeltmeye çalışırdı. Büyük kardeş hep fedakarlık yapardı. Bizim ailede hep babam,amcam yüzünden fedakarlık yapmıştı.Bu bir değil,iki değildi. Babam hep amcamın arkasını toparlamıştı. Amcam da hep sırtını babama yaslamıştı. Dışarıda ona saygı gösterilmesininde nedeni babamdı. Ama bu fedakarlık fazlaydı. Hem babama kızıyordum hem de Yekta'ya. Tamam babam fedakarlık yapmıştı ama Yekta bunu nasıl kabul etmişti? Ben asla bunu kabul etmezdim. Babamın bunca yıl devam ettirdiği,emek verdiği bir şeyi nasıl ondan alabilirdim ki?
Yapamazdım.İstemiyordum ki. Sonuçta babam ağalık konumuna kolay kolay gelmemişti.Yekta ağalığı babasından devr alsada dedem ağa değildi. Dedem öldükten sonra kalan 500 dönüm araziyle başlamıştı.Yıllarını vermişti bunun için. Gecesini gündüzüne katmıştı.Peki ama şimdi ne yapıyordu? Amcamın yaptığı hatanın bedelini o ödüyordu. Bu haksızlıktı ve ben bunu asla kabul edemezdim.
Yekta'ya ölüm hükmü yerine amcamın malını mülkünü al demiştim.Ama babamın arazisini ben söylememiştim.Haksızlıktı bu ve ben bu haksızlığa göz yummayacaktım.Ne olursa olsun babamın her şeyinden vazgeçmesine izin veremezdim.
Konağın kapısının açıldığını gördüğümde düşünmekten vazgeçtim.Yekta içeri girdiğinde beni gördüğü an "Ağa bozuntusu." diyip kendi kendine eğlenerek bardağı taşıran son damlayıda koymuştu.
Kaşlarımı çatıp "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye bağırdığımda Yekta bir an şaşırsa da sonradan kendini toparladı. Ne yani sevinip boynuna atlayacağımı mı düşünüyordu? Ellerini cebine koyup bana doğru geldiğinde beni alayla süzdükten sonra merdivenlere yönelmişti. Bir an afallamıştım.Bu adam benim öfkem görmüyor muydu? Nasıl bu kadar umursamaz,vurdunduymaz olmuştu? Yekta yukarı avluya gittiğini gördüğümde kendime gelip hızla merdivenlerden çıktım.
Merdivenlerden çıkarken sürekli söyleniyordum.En sonunda yukarı avluya çıktığımda Yekta oradaki divana kurulmuş uzanıyordu.Beni gördüğünde "Bana bir keyif kahvesi yap." diye söylenmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Töre Serisi 1-
General FictionBir karar, bir insanın tüm hayatını değiştirebilir miydi? Umutlarını kurutabilir miydi? Gökkuşağının renklerini silebilir miydi gözlerinde? Bir adam, bu kadar acımasız olabilir miydi? Geride bıraktıklarını unutmaya çalışmak ne kadar doğruyd...