KAÇIRMA

115K 4.1K 634
                                    

Medyada Buke ve Demir var.

Hepinizi çok seviyorum umarım beğenirsiniz.

Gözlerimi açtığımda etrafa bakındım. Ama Yekta yoktu. Panikle yataktan kalkarken başımın dolanmasıyla yatağa oturdum. Gözlerimi kapatıp baş dönmemin geçmesini beklerken kapının açılma sesini duymamla gözlerimi araladım.

"İyi misin?" Yekta'nın endişeyle yanıma gelip bana odaklanmasıyla kendimi kötü hissettim. Onu durduk yere endişelendirmiştim.

"İyiyim. Sadece başım dönüyor." Dediğimde Yekta yanıma oturup dikkatlice bana bakmaya başladı. Ben ona dikkatle bakınca baş dönmem geçmeye başlamıştı.

"Neyin var?" Diye sorduğunda hafif tebessüm edip

"Endişelenicek bir şey yok. Dündendir bir şey yemedim ondan olabilir." Diye söylendiğimde Yekta'nın kaşları çatılmıştı.

"Yemek yemeyi ihmal etme. O zaman hazırlan güzel bir kahvaltıya gidelim."

"Sen hazırlasan." Diyip ona masum bakışlar atarken Yekta gülmeye başladı. Kahkahalarının arasından

"Çok şey istiyorsun. Ben ve kahvaltı hazırlamak. Mutfak mahvolur. Gerek yok o tür atraxyonlara"

"Haklısın sonra sen toplamam diyip hepsini bana toplatırsın." Diyip ofladığımda telefonum çalmaya başlamıştı. Kimin aradığına bakmadan telefonu elime aldım.

"Abla bu canavarlar doymuyorlar." Diye söylenen Roz'un sesini duyduğumda gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Çocuklarıma canavar deme." Diye homurdanırken ağlama sesi duyduğumda panikle ayağa kalktım.

"Ne oldu? Neden ağlıyor? Canı mı acıdı? Altına mı yaptı? Acıktı ..." Roz cümlemi tamamlamama izin vermeden

"Abla iyice evham yaptın. Yemek yediriyorum. Ateş,Demir'e yemek yedirdiğim için ağlıyor. Şimdiden yemeğini paylaşamıyor ileride annesi ve babasını nasıl paylaşacak bilmiyorum."

"Onlar kardeş Roz. Sadece Ateş biraz kıskanç o da zamanla anlayacaktır." Öfkelenmiştim. Resmen Demir'e üvey evlat muamelesi yapmıştı. Benim çocuklarım birlik içşnde yaşayacaklardı. Asla birbirini kıskanmayacaklardı.

"Sakin ol abla. Üzülsende,öfkelensende gerçek bu. Demir elinde sonunda öğrenecek biliyorum ona çok alıştın ama ben bir psikolog arkadaşımla görüştüm. Çocuğa üvey çocuk olduğunu hissettirmen gerektiğini söyledi. Eğer hissettirmezsen öğrendiğinde büyük bir tranva geçirebilirmiş. Ben de Demir'e çok alıştım hatta ikizlerden daha seviyorum. Çünkü Demir sevgiye muhtaç gibi ve gerçekten insanlara daha şimdiden kendini sevdiriyor. Bir de hasta ya daha çok üzülüyorum. Şu an ne sana ne de bana ihtiyacı var. Demir'in anneye ihtiyacı var abla. Ben elimden geldiğince ona hissettirmemeye çalışıcam."

"Roz ben artık onsuz yapamam gibi alıştım ona. O yüzden üvey evlat deme canım acıyor." Ateşin ağlaması durduğunda içim rahatlamıştı.

"Bir de Demir'in babası da hastaneye adam yollamış ve gerçekten herkes çok gergin. Neyse abla kapatmam gerek Demir'e biraz temiz hava aldıracağım."

"Tamam canım ama çok dikkat et." Telefonu kapattığımda Yekta beni inceliyordu.

"Ne konuştunuz ya" diye söylendiğinde gözlerimi devirip dolaba yöneldim.

"Bana gözlerini devirmemen konusunda daha ne kadar tartışacağız acaba?" Diye söylendiğinde omuz silktim.

***

Yekta'yla göl başında kahvaltıya gelmiştik. Ben etrafa hayranlıkla bakarken bu şehrin büyüleyiciliğini düşündüm. Her geldiğşmde hayran bırakıyordu beni.

TÖRE  -Töre Serisi 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin