BEDEL

99.4K 4K 349
                                    

Ağzımdan kaçırdığım şeyle ne yapacağımı bilmiyordum. Geri dönüşü yoktu. Korkuyordum onu kaybetmekten ama söylemekten başka çarem yoktu. Başka çıkar yol bulamıyordum. Yekta beklemekten sıkılmış olucakki bana dik dik bakmaya başlamıştı.

"Aslında sana anlatmam gereken çok önemli bir şey var. Ama ben anlatmaya başladıktan sonra sözümü kesme."

"Tamam Buke." Dedikten sonra derin bir nefes aldım. Hayatımın en zorlu konuşması beni bekliyordu.

"Sen bana anneni anlattıktan sonra annenin ne yaşadığını merak ettim. Elimde olmadan annenin odasına girdim. O odada başka şeyler bulmam gerekiyordu ama ben kolye ve annenin fotoğrafını buldum. Fotoğrafı gördüğümde bir an şok yaşadım. Çünkü annen tanıdığım birine çok benziyordu. Elimde olmadan acaba yaşıyor mu diye düşünmeye başladım. Ondan sonra senin ölüm haberin gelince aklımdan tamamen çıktı ama İstanbul'a gittiğimizde onla buluşmak için kaçtım. Başka çarem yoktu. Çünkü içime kuşku düşmüştü."

"Yeter!" Diye bağırmasıyla yerimden sıçradım. Yekta ateş saçan gözlerle bana bakıyordu.

"Sus! Annem öldü. Niye anlamıyorsun Buke? Başlarım sana da kuşkuna da. Bir de karşıma geçmiş marifet gibi anlatıyorsun. Annem beni asla sevmedi Buke. Neden seni Mert'ten kıskanıyordum biliyor musun? Çünkü annem o lanet gece eğer kaçabilseydi Mert'le kaçıcaktı. Ben onun umrunda bile değildim. O sadece Mert'i istemişti. Mert o gün abi diye bağırmasaydı o hala yaşayacaktı. Çok sevdiği oğluyla birlikte yaşayacaklardı. Beni düşünmeden gideceklerdi. Keşke gitseydi oğluyla yaşasaması bile bana yeterdi. Ama bunu Mert sayesinde eline yüzüne bulaştırdı. Ben mutsuz olmaya razıydım o yaşasaydı bir ömür mutsuz olmaya razı olurdum."

"Yekta bir dinle! Konuşmama izin ver. Annen zaten ölmedi." Diye bağırdığımda Yekta gözlerini dehşetle açıp ayağıya kalktı. Ben de ayağa kalktım. Yekta umursamadan dışarıya doğru gidecekken onu durdurmaya çalışıyordum.

"Yalvarırım dinle. Nolursun anlatmama izin ver." Diye söylenirken ağlamaya başladım. Yekta montunu alıp dışarı çıktığında arkasına bile bakmadan "Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum. Ama yapmaya çalıştığın şeyin bedelini ödeyeceksin." Diye bağırdıktan sonra beni,çocuklarını umursamadan arabasına binip gitti. Gitmişti. Korktuğum şey başıma gelmişti. Yekta gitmişti. Dış kapıyı sert bir şekilde kapadıktan sonra yere oturup ağlamaya başladım.

Nefes alamıyordum. Kaybetmiştim işte onu. Gitmişti yoktu artık. Ağlamalarım hıçkırığa dönüşürken ağlama sesi duymamla zorda olsa kendime gelmiştim. Yerden kalktıktan sonra üst kata çıkıp bebeklerin odasına yöneldim. Demir ağlıyordu.

"Oğlum." Diyip kucağıma aldığımda hala ağlıyordum. Demir'e sıkıca sarılırken odadan çıktım. Şu an üçü de uyanırsa baş edemezdim. Aşağıya inip şöminenin başına oturduğumda Demir susmuştu.

"Oğlum baba gitti. Hiç olmadık bir nedenden dolayı bizi bırakıp gitti. Canım acıyor,onsuz ne yapacağımı bunla nasıl baş edeceğimi bilmiyorum Demir. O kadar sinirliydi ki gitme bile diyemedim. Korkuyorum bir daha gelmezse diye. Ben onsuz yapamam ki onu yeni bulmuşken kaybedemem. O olmadan ben,ben olamam ki, eksik kalırım. Ben Yekta olmadan yapamam." Diye söylenirken ağlmalarım yerini hıçkırığa bırakmıştı. Demir'e sıkı sıkı sarılırken birden çok sıcak olduğunu fark ettim. İlk şömineden dolayı olduğunu düşündüm. Demir'i şömineden uzak bir koltuğa uzattığımda elimin tersiyle göz yaşlarımı silip ateşi olup olmadığına baktım.

Kahretsin! Yanıyordu. Hızla yukarıya çıktığımda Ateş ve Yiğit'in ateşine baktım. Onlar normaldi. Ateşleri yoktu. Derin bir nefes alıp aşağıya koştum. Telefonumu bulup Yekta'yı aradım. Açmıyordu. Benim endişem git gide artarken ne yapacağımı düşünüyordum. Ateşi düşürmek için aklıma hiç bir şey gelmiyordu. Yekta açmıyordu. Öfkeyle telefonu kapattıktan sonra Demir'in yanına gittim. Bir bebeğin ateşini nasıl düşüreceğimi bilmiyordum. Aklıma Çetin gelince düşünmeden onu aradım. Elimi saçlarımın arasına geçirdiğimde endişem artıyordu.

TÖRE  -Töre Serisi 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin