Az önce doğru mu duymuştum? Ben duyduklarımı sindirmeye çalışırken babam konuşmaya başladı bile.
"Berdelin kanunu bilirsin . Yekta Ağa aileden birini seçmelisin bu kız ailemden ol..." Babam sözünü bile bitiremeden ağa bozuntusu lafa atladı.
"Ya bu kız olur ya da berdel olmaz . Ayrıca bu kız senin nüfusuna kayıtlıysa senin ailendendir . Son sözüm budur." dediğinde babam sessiz kalmıştı bu onayladığı anlamına geliyordu.
Sinirle ağa bozuntusuna doğru yürüyüp bağırmaya başladım.
"Benim sözlüm var.Berdel benimle ya.." lafımı bile bitirmeme izin vermeden ayağa kalkıp babama dönmüştü bile.
"Ağa bu kızı senden istediler mi?"
"Hayır . Sözlüsü olduğunu da yeni duydum." dediğinde sinirim tepeme çıkmıştı. Kaan beni ailemden istemediği için ben ne kadar sözlüm desem de hükmü yoktu, biliyordum.
"Bana bak ağa bozuntusu ben senin gibi bir cahille evlenmem . Hem de başkasının yaptığı bir şeyin bedelini ödemek için asla . Ayrica ben bu aileden değilim bağımı kestim . Hayallerim var . Boşu boşuna okumadım ben . Buraya sadece kardeşimi almak için geldim . Verilen hükmün benim için bir önemi yok." diyerek arkamı dönüp yürümeye başlamıştım.
Roz ağlıyordu işte o zaman anlamıştım kurtuluşun olmadığını. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Kolumu birden kavrayınca salonda fısıltılar başlamıştı . Ona baktığımda gözlerimin içine bakarak babamla konuşmaya başladı . Açıkça bana meydan okuyordu.
"Dizdar Ağa düğün hazırlıklarıni baslatiyorum." dediğinde kolumu ondan kurtarmaya çalışıyordum ama bana mısın demiyordu . Besbelli söylediğim laflara sinirlenmişti . Kolumu bir kere sarsıp tekrar yerine oturdu.
"Herkesin kahvesi orta olsun." dediğinde tam ağzımı açmıştım ki annemin çığlığını duydum.
"Buke kızım beni takip et." dediğinde şok olmuştum sadece.
"Sende mi anne? Sende mi hayallerimden , sevdiğim adamdan vazgeçmemi istiyorsun . Yapamam anlıyor musun? Ben bunlardan kaçtım. Sen şimdi gelmiş kızım tanımadığın bir ağa bozuntusuyla evlen diyorsun. Çünkü Töre bunu emrediyor değil mi? Ben evlenmeyeceğim. Son sözüm budur. İsterlerse öldürsünler Onur'u, kaçırdığı kızı. Ben kimsenin yaptığı hatanın bedelini ödemem." diyip salondan hızlıca çıktım.
Koşmaya başlamıştım tek isteğim şu lanet konaktan çıkmak ve bir daha asla dönmemekti.Konaktan çıkıp avluyu geçtiğimde Çınar'ın arabayla dışarıda beklediğini gördüm . Anahtarı serbest elinden alıp hiç bir şey demeden arabaya bindim , kapıları kilitledim . Son kez çocukluğum geçtiği konağa baktım. Bir daha dönmeyi düşünmüyordum. Bu defa tek babamı değil herkesi arkamda bırakıyordum. Annemi , Roz'u , Dilan'ı , abimi , babamı , Çınar'ı...
Çınar'ın cama uyguladığı yumruklara aldırmadan arabayı çalıştırıp küçükken ne zaman sıkılsam , üzülsem gittiğim ağaca sürdüm . Dilek ağacıydı . İnsanların en çok istedikleri şeyi yazıp dua ettikleri ağaçtı . Ben sadece huzur istiyordum . Ağa bozuntusunun dediklerini düşünürken sinirlerim zıplıyordu . Ama en çok annem beni üzmüştü.
Aklıma gelen düşünceyle direksiyondaki elimi sıktım. Telefonum hala kapalıydi. Cebimden çıkarıp telefonu açtım . Hiç düşünmeden Kaan'ı aradım . İlk çalışta hemen cevaplamıştı . Daha konuşmama izin vermeden bağırmaya başlamıştı.
"Nerdesin sen, Buke? Sabahtandır ulaşamıyorum sana . Arıyorum kapalı , mesaj atıyorum cevap yok. Sabah süpriz yapmak için holdingin önünde bekledim . Yoktun . Nasıl endişelendim? İnsan bir haber verir . Evine gittim orda da yoktun. Güvenliğe sordum sabah erkenden çıktığını söylediler." Kaan'ın soluklanmasını bekledim . Belli ki çok telaşlanmıştı. Telefonumdan gelen dıtlamalara aldırmadım. Göz ucuyla baktım. Arayan Çınar'dı. Cevaplamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Töre Serisi 1-
Algemene fictieBir karar, bir insanın tüm hayatını değiştirebilir miydi? Umutlarını kurutabilir miydi? Gökkuşağının renklerini silebilir miydi gözlerinde? Bir adam, bu kadar acımasız olabilir miydi? Geride bıraktıklarını unutmaya çalışmak ne kadar doğruyd...