MERT

125K 4.3K 460
                                    

Ameliyatım gayet iyi geçti. Anlayışınız,sabrınız,güzel mesaj ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Desteğiniz olmazsa bu kadar kolay atlatamazdım.

Meyra Hanımı karşımda gördüğümde her şey donmuş gibiydi. Yekta'nın gelmesi an meselesiydi ve Yekta'nın annesini görmesi demek her şeyin mahvolması demekti. Yekta böyle bir şey yaptığımı duysa beni asla affetmezdi. Aramız düzeleli daha bir hafta olmamıştı.

"Geçebilir miyim?" Meyra Hanımın sorusuyla düşüncelerden sıyrıldım.

"Elbette" diyerek kapının önünden çekildim. Meyra Hanım içeri girdikten sonra başımı kapıdan uzatıp koridora baktım. Etrafta kimse görünmüyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı kapattım. Salona girdiğimde Meyra Hanım etrafa bakıyordu. Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip "Buyrun." Diyerek üçlü koltuğu gösterdim.Meyra Hanım üçlü koltuğa otururken bende tekli koltuğa oturdum. Yüzünü incelediğimde ufak sıyrıklar vardı.

"Bir şey ister misini? Sipariş veriyim." Diye ayaklandığım sırada Meyra Hanım gülümseyip "Bir şeye gerek yok. Ben bebekleri görmek için gelmiştim." Dediğinde yerime oturdum. Yekta en geç 5 dakikaya gelirdi. Meyra Hanımı görmemeliydi.

"Yekta her an gelebilir." Diye söylendiğimde Meyra Hanım anlayışla başını salladıktan sonra "Holdingin genel müdürüyle geldim. Yekta'yla iyi anlaşıyorlar. Ben gidene kadar onu lobide oyalayacak." Dediğinde derin bir nefes aldım. Meyra Hanım dikkatlice kolyeme baktığında bir an üzülmüştüm. Bu onun kolyesiydi.

"Geçmiş olsun. Dün kaza yapmışsınız." Dediğimde bakışlarını kolyeden çekip yüzümde sabitledi. Gözlerindeki hüznü gördüğümde allak bullak olmuştum. Kolye yüzünden miydi?

"Dün gece davete geldim. Ama Yekta'nın sözlerini duyduğumda geri döndüm. O benim onları terk ettiğimi düşünüyor. Bana çok kızgın." Dediğinde Yekta'yı düşündüm. Nasıl yaralar almıştı? Ne acılar yalamıştı? Ben sadece ne kadarını biliyordum?

"Yekta 7 yaşındayken siz onu bırakıp gittiniz. Meyra Hanım, Yekta insanlarla arasına taştan bir duvar örmüştü. 7 yaşındaki bir çocuğun gözlerinin önünde annesi intihar etmiş. O sizi öldü biliyor. Sizi öldü sandığı için size kızamıyor bile. Size kızamadığı için kendine kızıyor. Öfkesi kendine ve onun öfkesi bazen beni korkutuyor. Sizin ölümünüz yetmezmiş gibi bir de gözlerinin önünde ablası öldü. O en yakınlarını kaybetti. Bu hayatta belki de en sevdiği insanların onu terk edip gittiğine inanıyor. Bu yüzden benim de onu bırakacağıma inanıyordu. Daha yeni öğrendi sevdiği bir insanın onu terk etmeyeceğine." Meyra Hanım'ın gözünden bir damla yaş aktığında hemen elinin tersiyle silip "Ablası gözünün önünde mi öldü?" Dediğinde pot kırmıştım. Bilmiyor muydu? Söylemeli miydim?

"Evet. Zeynep gözlerinin önünde öldü ve o kendini sorumlu tutuyor." Dediğimde kızmıştım kendime. Ne yaşamış olursa olsun o Yekta'yı terk etmişti.

"Ben bilmiyordum." Diye söylendikten sonra içeriden ağlama sesi duymamla birlikte ayağa fırladım. Meyra Hanım'da ayağa kalktı. Ben yatak odasına girip ağlayan Doruk'u kucağıma aldığımda o da kapının önünde Mir ve Miran'a bakıyordu. Gözlerinde özlem vardı. Hiç tanımadığı birini nasıl özleyebilirdi ki bir insan?

"Kucağınıza alabilirsiniz." Dediğimde inanamıyormuşcasına bana baktı. Ben Doruk'u susturmak için etrafta dolanırken o da yatağa oturmuş Ateş ve Yiğit'i seviyordu. Doruk en sonunda sustuğunda onu kaldıkları odaya götürüp bir iki tane oyuncak elime aldım.

Tam diğer odaya girecekken elinde poşetle yatak odasının önünde duran Mert'i görmemle ne yapacağımı şaşırmıştım. Mert donmuş gibiydi. Doruk'u beşiğe bırakıp hemen yanına gittim. Mert gözlerini sürekli açıp kapıyor rüya olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Mert Meyra Hanımı tanımıştı. Gerçi fotoğraflarda da hala aynıydı. Ben gördüğüm anda tanımıştım onun tanımasına şaşmamalı.

TÖRE  -Töre Serisi 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin