EVLİLİK YIL DÖNÜMÜ

102K 3.7K 349
                                    

ARKADAŞLAR ÖNCELİKLE GECİKME İÇİN ÖZÜR DİLERİM AMA GERÇEKTEN ÇOK YOĞUN BİR HAFTA GEÇİRDİM BUGÜN FIRSAT BULUP SONUNDA GÜNLERCE YAZDIĞIM BÖLÜMÜ BİTİRDİM. BÖÜMÜN NASIL OLDUĞUNU BİLMİYORUM AMA UMARIM HEPİNİZ BEĞENİRSİNİZ. HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM

YENİ BÖLÜM NE YAZIK Kİ HAFTAYA PAZARTESİ YAYINLANMAYACAK ÇÜNKÜ 30.12.2014 te ÖZDEBİR'İN YAPTIĞI YGS DENEMESİ VAR VE BU HAFTA ONA ABACAĞIM.

Meyra Hanım'ın söylediği lafta afalasamda kendimi toparlayıp

" Meyra Hanım, Yekta şu an bir şey kaldıracak durumda değil. Şu an onun karşısına çıkmanız herşeyi sadece çıkmaza sürükler. Zaten zor bir gün geçiriyoruz." Dediğimde Meyra Hanım kararlılıkla bakıyordu.

"Oğlumla konuşmadan gitmeyeceğim." Diye söylediğinde gözlerimi kaçırıp

"Oğlunuz sizinle görüşmeyi geçin adınızı bile duymak istemiyor.Meyra Hanım onu görmeniz hiç bir şeyi değiştirmeyecek." Dediğimde Meyra Hanım bakışlarını arkama sabitlemişti. Ben tam nereye baktığına bakmak için dönecekken Yekta'nın "Buke!" Diye bağırmasıyla ne olduğunu anlamıştım. Arkamı döndüğümde bize hızla gelip bir bana bir annesine bakıyordu.

"Odaya çıkalım." Dediğinde annesini görmemezlikten gelmeye çalışıyordu. Ama annesine öyle bir bakışı vardı ki canım yanmıştı. Bir insanın gözlerinde aynı anda öfke,nefret,sevgi,şefkat,özlem,üzüntü görmüştüm. Yüreğim burkulmuştu.

"Yekta oturup konuşalım." Diyen Meyra Hanıma baktım. Yekta 'nin hemen red etmesini beklerken bir süre düşünüp "Tamam." Dediğinde bende Meyra Hanım'da şaşkınca Yekta'ya bakıyorduk. Yekta bizi beklemeden asansöre doğru ilerlerken arkasından ilerlemeye başlamıştık. Hiç birimizin ağzını tek kelime açmıyordu.

**

Her şey göz açıp kapayıncaya kadar hızlı gelişmişti. Sessiz bir araba yolculuğu ve ardından da sahil kenarında küçük bir eve gelmiştik. Bu evi ilk kez görüyordum. Yekta evin kapısını açtığında resmen büyülenmiştim. Ev o kadar güzel döşenmiştiki hayran kalmamak elde değildi. Evden içeri girdiğimde duvarda gördüğüm fotoğraflarla anlamlandırmaya çalışıyordum.

Yekta koltuklardan birine oturduğunda bizde oturmuştuk. Yaklaşık yarım saattir kimse konuşmuyordu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdiğimde Meyra Hanım konuşmaya başlamıştı.

"Ne olursa olsun yaptığım şeyin mantıklı bir açıklaması olmaz sana göre. Ama beni dinle." Dediğinde Yekta annesine bakıp

"İlk sen beni dinle. Sen gittiğinde nasıl bir yıkıntı bıraktın haberin var mı? Beni Dicle Nehrinde terk ettiğin günden sonra hiç arkana baktın mı? Ben neler yaşadım haberin var mı? Bilmek ister misin? Beni bu kadar ruhsuz yapan gerçekleri öğrenmek ister misin? Sen o nehirde beni ölüme terk ettiğin an işte o zaman benim için ölmüştün. Çünkü sen sırf kendini kurtarmak için beni orada bıraktın. Beni kurtardıklarında babamdan sıkı bir tokat yemiştim. Ben daha ne olduğunu bile anlamadan saçma bir cenazeyle defn edilmiştin. Odamdan çıkmayıp ölmediğini düşündüm. Günlerce kendimi avuttum. Ama olmadı. Ben git gide içime kapanık olmaya başlıyordum. Hiç kimse umrumda değildi. Annem olsun önemli değil diyordum. Babam her gün gelip beni azarlar geleceğin ağasının güçlü olmasını söylerdi. Normal ailelerde babası annesini överken benim babam anneme küfürler etti. Bir süreden sonra kimseyle konuşmamaya başladım. Zeynep beni kendime getirmeye çalıştı. Bir süreden sonra durumu toparladım. Sensizliğe yavaş yavaş alıştım. Ama sonra o odaya girdim. Bütün dengem alt üst oldu. Yine aynı şey olmuştu. Babamdan,Mert'ten,Asya'dan,herkesten nefret ettim ama senden nefret edemedim. Hasta olduğumda senin hayalini kurdum. Ama olmadı. Sen hiç bir zaman olmadın. Şimdi gelmiş bana açıklama yapmak istiyorsun. Neden? Bunca zaman sonra neden?" Diyip orta sehpayı ters çevirdiğinde korkuyla geriye sıçradım.

TÖRE  -Töre Serisi 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin