*****Bölümde İlahi Bakış açısıyla yazılan kısımlar vardır, keyifli okumalar*********
Nefes almak çok güçtü, karnımda büyük bir acı, gözlerim kapanmış bir halde bilincimin boşluklarında süzülüyordum. Anlamlandıramadığım kelimeleri duyuyor, ismimin söylendiğini biliyordum fakat bir tepki veremiyordum. Yirmi beş yıllık hayatımın boşlukta geçtiğini düşünen ben, asıl boşluğun sonsuzluk olduğunu yeni yeni fark ediyordum. Gözlerimi açmayı, karnımdaki bıçak yarasının yarattığı acıyı yok saymayı istesem de tek yapabildiğim gücümün son kırıntılarını kullanıp, nefes almaya çalışmaktı. Güçlü bir elin belimi tuttuğunu, bir başka elin ise karnıma baskı uyguladığını hissediyordum. Akıp giden zamanın hızıyla yarışabilecek tek şey kanımdı, çok kan kaybettiğimi biliyordum. Bütün bedenimde daha önce hiç hissetmediğim şekilde bir büzülme vardı, sanki damarlarım çekiliyordu.
Bir sesin ismimi söylediğini duydum, zorlukla gözlerimi hafif aralamayı başardım. Fakat ardından her şey daha öncekinden fazla bir şekilde karanlığa gömüldü...
&&&&&
Karanlık odamın bir köşesinde ayakta duruyordum. Adım atmak istiyor fakat başarılı olamıyordum. Neler olmuştu bilmiyordum. Fakat evimde, bir nebze güvenli sayılabilecek odamdaydım. Gözlerim sonuna kadar açık bir şekilde hareket etmeye çabaladım. Fakat tüm çabalarım başarısızlıkla sonuçlandığında durdum ve derin bir nefes aldım. Çabalamayı bırakıp umutsuz bir şekilde durduğumda, karanlık odanın içinde bir kıpırdanma oldu. Korkuyla gerilemeye çalıştım. Fakat hareketlerim görünmez bir bariyer tarafından engellendi.
Ne olduğunu anlamayarak etrafıma bakınmaya devam ederken yatağımdan küçük bir kız çocuğu uykulu bir şekilde kalkmış, gözlerini ovuşturarak odadan çıkmak için harekete geçmişti. Küçük kız hareket etmeye başladığında bedenimin etrafındaki bariyerin kalktığını hissettim ve küçük kızın ardından ilerlemeye başladım. Kız odamdan çıkıp koridora, oradan da annemin odasına yöneldiğinde zihnim de yaşadıklarımın boşluğuna düşmüş, hiçlikte süzülmeye başlamıştı.
Küçük kız çocuğu annemin odasının kapısını açıp, odayı aydınlattığında bir adım geriledim ve şaşkınlıkla donakaldım.
Koyu kestane rengi saçları belinden aşağı dökülen, yaşına göre zayıf ve solgun bir kız çocuğu karşımda duruyordu.
Bendim.
Karşımdaki küçük kız çocuğu sarhoş bir şekilde yatakta sızan annemin yanına gidip saçlarını okşadığında, içim acıyla burkuldu. Yatağın üstünde, elinde içki şişesi sızıp kalan annemin üzerini bulduğu bir battaniyeyle örttü ve yanına uzanıp gövdesine sıkıca sarıldı. Annesinin kokusunu içine çekerken burnuna dolan içki kokusuyla yüzünü buruşturdu. Anne kokusunun bu olmadığını biliyordu. Şimdilik sadece anne sıcaklığıyla yetinmesi gerekiyordu.
Bunu hiç umursamadan, sanki normal bir anne kızmışcasına, sanki annesinden bir karşılık görebilecekmişcesine sıkıca sarıldı.
Küçüklüğümün yüzünde beliren tebessüme ters bir şekilde dolan gözlerimden bir damla yaş yere düştü.
Ardından da sahne değişti.
Gökyüzünü delercesine yağan yağmur, yollarda büyük bir su akıntısına sebep olmuştu, suya bata çıka ilerlemeye çalıştım. Ayakkabım su çekmiş, artık bedenime küçük gelen mont, bedenimi esir eden soğuğu kıramayacak kadar küçülmüştü. Zorlukla okula gitmeye çabalıyor, bir yandan da yolun hiç bitmeyeceğini düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Mürekkebi
General Fiction"Ona benzemiyorum," dedim dişlerimin arasından. Beni bu denli sinirlendireceğini düşünmediğinden yüzündeki gülümsemenin yerini şaşkın bir ifade almıştı. "Ona benzemiyorum," dedim inatla, gözlerim dolu bir şekilde. Ardından da öfkeyle gözlerimi yumd...