Bölüm 14

111 11 0
                                    

Yavuz ile olan tartışmamdan sonra artçı öfke sarsıntılarıyla odamın içinde çılgınca yürüyordum. Bu adamı anlamak imkansızdı. Bir an bana yardım etmeye çalışıyor bir an sonra da beni parçalara ayırıyordu. Öfkemin bir kısmı hala ruhumu yakarken bedenimin yorgunluğu öfkeme baskın geldi ve ışıkları kapatıp kendimi yatağımın içine bıraktım.

Eski hayatıma dair anıları zihnimde döndürürken kendime annemin yanına o eski fabrikaya gittiğim için lanetler ettim.

Bir faydası varmış gibi, gitmeseydim olacakları da kurgulamaya başlamıştım ki, saçmaladığımı kabullenerek pes ettim ve gözlerimi kapayıp uykuya dalmayı denedim.

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi araladım fakat inanılmaz derecede başım ağrıdığından gözlerimi tekrar kapadım ve çokta zorlanmadan uykuya daldım.

Saatler sonra uyandığımda başımın ağrısının hala aynı şiddetle devam etmesi sinirimi daha da bozarken üzerimdeki yorganı tekmeleyerek yatakta doğruldum. Komidinin üzerindeki çalar saate baktığımda saat çoktan öğleyi geçmişti. Sarsak adımlarla banyoya yöneldim ve işlerimi halledip odadan çıktım.

Öylesine yoğun bir şekilde başım ağrıyordu ki sanki litrelerce alkol almış da, akşamdan kalmaydım.

Bu ağrıya sebep olduğu için Yavuz'a birkaç hakaret savurdum ve merdivenleri inmeyi bitirdim.

Baş ağrısından ve düşüncelerimden evin çok sessiz olduğunu fark etmekte geç kalmıştım.

Salonun ortasında öylece durduğumda çocuklardan ve Aslı'dan bir iz aradıysam da bulamadım. Bunu önemsememeye çalışarak mutfağa yöneldim. Önce bir ilaç alıp ağrıyı yok etmeli ardından da nerede olduklarını öğrenmeliydim.

Dolabın kapağını açıp, bir su bardağı aldım sonra da artık yerini bildiğim ilaç kutusuna uzandım ve ilacı alıp bir seferde içtim. Lavabonun üzerine bardağımı yıkayıp bırakmış, tam arkamı dönecekken, Timur'un sesi ortamı doldurdu.

"Günaydın Yazgı," Dedi adım seslerinin bana doğru olduğunu bilmek için görmeme gerek yoktu. Tedirgince ona doğru döndüm ve onun alanından uzakta durmak için belimi acıtmasına rağmen tezgaha daha çok yaslandım.

"Günaydın," dedim korkumu belli etmemeye çalışarak.

"Evdekiler nerede?" Diye sordum ardından da.

"Yavuz şirkette. Selim, çocuklar ve Aslı ise alışverişe çıktı," Dedi yüzünde çarpık bir gülümseme vardı ve kesinlikle imalarla doluydu, iğrençti.

"Aslında aramızda bir sorun olmadığından kimse yokken biraz takılabiliriz diye düşünmüştüm," Dedi bir adım daha atarak. Artık aramızda santimler vardı ve bir adım daha atmasıyla oldukça yakınıma gelmiş olacaktı.

"Takılmak mı?" Diye sordum hem gerginlikten hem de korkudan bocalayarak.

"Evet takılmak. Zevkli geçecek birkaç saat yaşayabiliriz," Dedi yavaşça. Açık kahverengi gözleri iğrenç bir parıltıyla dolu, çarpık gülümsemesiyle bana bakıyordu.

"Saçmalama," dedim sertçe.

"Def ol git yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım," dedim kendimden emin bir sesle korkumu bastırarak.

"Bağır haydi," Dedi ufak bir kahkaha atarak.

"Sence eve en yakın adam ne kadar uzaklıktadır?" Diye sordu gülümsemesi iyice pişkin bir hal alırken.

Gecenin MürekkebiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin