Çocuk daha karavanla bahçeye girdiğimiz gibi koşa koşa bize doğru geldi, Olivia arabayı park etti ve karavandan indi.
"Hayatım, uçan bir uçak bulamadık." dedi ve ekledi. "Ama bunu da seversin diye sana bunu aldık, uçan bir helikopter. Eğer sevmediysen..."
Çocuk Olivia'nın sözünü keserek "Helikopter mi?" dedi. "Ih... Helikopterleri hiç sevmem ki ama ben."
Olivia'nın sözünü ağzına tıkamıştı neredeyse, ben araya girdim bu sefer. "Ama uçak bulamadık, biz de bunu aldık. İstemiyorsan iade edebiliriz."
"İstemiyorum." dedi çocuk dudak büzerek. Dizlerimin üzerine çökerek onun alnından öptüm, ardından "Üzülme, yarın başka oyuncakçılara bakarız." dedim.
"Peki." dedi çocuk aynı ifadeyle.
Bundan sonra ağaç eve çıktık, Olivia gülüyordu nedense. Nedenini sordum.
"Helikopter bana kaldı." dedi gülmeye devam ederken.
"İade etmeyecek misin?" diye sordum.
"Hayır, ne gerek var?" diye sordu o da. "Ona yarın bir uçak alırız. Helikopter de benim olur."
Ardından kutusunu açıp helikopterin pil takma yerine baktı, kutusunda duran iki tane pili oraya taktıktan sonra helikopteri pencerenin kenarına koydu ve uzaktan kumadasına da kutudan çıkan pilleri taktı. Olivia'nın içindeki çocuğu ilk o an görmüştüm, kumdandanın üstündeki bir düğmeye bastı ve helikopterin üstündeki pervane yavaşça dönmeye başladı. Ardından analogunu hareket ettirerek helikopteri havaya saldı. Pencerenin kenarından helikopterin uçuşunu izledi, yüzünde sinsi bir gülümseme vardı.
"Bunun önüne bir kamera koyarsak tüm mahalledeki evleri görebiliriz." dedi.
Ben de güldüm ve "Bir de benim süper kahraman olma hayalimle dalga geçerdin..." dedim. "Sen de içten içe gizli bir ajan olmak istiyorsun, kabul et."
"Şey... Aslında küçükken böyle bir hayalim vardı evet." dedi o da gülümseyerek.
Bir şey demedim, telefonumu çıkartıp saate baktım. "Geç oldu, ben eve dönsem iyi olur." dedim.
"Karavanı unutma." dedi hala uçan helikoptere bakarken.
Tek kaşımı kaldırıp şaşkın bir ifadeyle "Anlayamadım?" dedim.
"Karavanı diyorum, unutma." dedi.
"Eve mi götüreceğim yani?" diye sordum.
"Bu senin karavanın Peter." dedi. "Senin karavanının bu bahçede olması mantıklı mı?"
"Anneme nasıl açıklayacağım bunu?" dedim sesimi yükselterek. "Şöyle mi; -Ah anne bak, milyoner arkadaşım bana karavan aldı. Evin önüne park etsem sorun olur mu?- mu diyeceğim yani?"
Helikopteri tekrardan ağaç eve soktu kumandayı kullanarak, ardından elindeki kumandayı bırakarak "İyi, burada kalsın. Söylemen yeterliydi." dedi gayet sakin bir şekilde.
Bir şey söyleyemedim, ağaç evden inip bahçeden çıktım. Arkama dönüp ağaç eve baktım, Olivia'yı göremedim.
"Oli!" diye bağırdım pencereye çıkmasını umarak. Birkaç saniye sonra çıktı.
"Evet?" diye bağırdı o da.
"İyi geceler." dedim, bir şey demedi. Yürümeye devam ettim. Saat epey geç olmuştu ama ailem herhalde bir şey demez diye düşündüm çünkü bu arkadaşlık mevzusu onların da hoşuna gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest (Dreamer)
Genç KurguTüm insanlar hayalperesttir. Tabi sadece çocukken. Çocukken herkes süper kahraman olmak ister, değil mi? Sonra bazıları astronot veya bilim adamı gibi hayallere kapılırlar. Sonrasında ise büyüdükçe bu hayaller avukatlık, mühendislik gibi basit hayal...