Bu bölüm Olivia'nın gözünden anlatılmıştır. Medyadaki Olivia ve şarkıyı dinleyerek okumanızı tavsiye ederim
...
"Hoşça kalın çocuklar."
Son sözü bu olmuştu. Telefonu kapattıktan sonra evden koşa koşa çıkıp dışarıda duran bisiklete atladım. Peter'ın arkamdan "Olivia, bekle!" diye bağırdığını duyuyordum ama bunu umursamadım.
Tom beni ilk aradığında, annemle tanıştığını söylemişti. Buna inanmayıp, onun günlüğüne bakmıştım. Çünkü annem tanıştığı herkesi, yaşadığı herkesi günlüğüne yazmıştı. Günlüğüne baktığımda yazanları kimseye anlatmadım. Ne Tom'a, ne de Peter'a. Günlüğündeki tarihlere baktığımda 97 yılının sonlarına doğru onunla birkaç kez ilişkiye girdiğini yazmıştı. Tabi bundan ne kadar pişmanlık duyduğunu da yazmıştı. Çünkü o sırada şu bıçakladığım, yıllardır babam olduğunu sandığım adam ile evliymiş. Bir bakıma onu aldatmış. Aslında bir bakıma değil, basbayağı aldatmış. Günlüğe bakıp, kimin babam olduğunu anlayamazdım. Çünkü "Olivia Tom'dandı." tarzı şeyler yazmıyordu. Yazan şey şuydu; "Olivia'nın kimden olduğunu bilmiyorum, ama kocama tabi ki de bundan bahsedemem. Ve muhtemelen hayatım boyunca yaptığım şeyden pişman olacağım."
Bu aklıma o düşüncelerin gelmesine sebep olmuştu. Hep bunu düşünüyordum, ta ki Tom Marty'nin kaldığı hastanede bize bir babalık testi yapana kadar. Olumsuz çıkmıştı. Ama dediğine göre, kadına test sonuçlarıyla oynaması için rüşvet vermiş. Çünkü... Onun gerçek babam olduğunu öğrenmemi istemiyordu. Bunu neden istemiyordu ki?
Bunları düşünürken "işkence yeri" dediğimiz yere gelmiştim. Bisikletten, gerçek anlamda, atlayarak kapıya koştum. Merdivenleri de koşarak indikten sonra kokuyu almam, görüntüyü görmemden önce oldu. Ölü kokusu, bu kokuya alışmıştım. Ama bu durum farklıydı. Bu düşman ölüsü kokusu değildi. Bu...
Tom oturup sırtını duvara yaslamış, göğsünün sol alt tarafını tutuyordu. Birkaç adım atarak "Tom!" dedim titreyen sesimle. Ardından odanın öbür tarafında iki tane çocuğun ağlama sesini duydum. Silahımı çıkartıp oraya doğrulttum, çocuklar olduğunu görünce silahımı indirdim.
"Lütfen bize zarar v..."
Sözlerini keserek "Neler oldu anlatın!" diye bağırdım.
Titreyen sesiyle soldaki çocuk anlatmaya başladı. "Terrence..." diyerek söze girdi ve onun cansız bedenini işaret etti. "O bizi silah alıştırması yapmak için bir yere götüreceğini söyledi. Sonra karavanlı adamın yanına götürdü. Karavanla buraya geldik. Sonra, Tom Terrence'a silah çekti ve Marty ile ilgili bir şeyler söyledi. Sonra Hannah..."
Hannah dedikten sonra yerde yatan diğer cansız bedeni gösterdi. 15 yaşlarında, elinde bir silah tutuyordu. "Hannah, silahını çekerek Tom'a doğrulttu. Silahını indirmesini söyledi, indirmeyince Tom'a ateş etti. Terrence, Tom'un 15 yaşında bir çocuğu vuramayacağını düşünüyordu. Tom'un da kafası karışık görünüyordu zaten. Ama en sonunda silahını çekip Hannah'ı kafasından vurdu. Sonra da Terrence'ı vurdu."
Kızın cansız bedenine baktığımda, kafasındaki kurşun izi görünebiliyordu. Çünkü mermi onun kafasının bir tarafından girerek diğer tarafından çıkmış. Bu nasıl olabilirdi?
Ardından Tom'un eline baktım. Bir Desert Eagle (Çöl kartalı) marka silah vardı. Hangi film veya dizi bilmiyorum ama, bir replik aklıma geldi. "Silah kaçakçılığını işimi bilerek yapıyorum bu yüzden sana tavsiyem olsun. Bir Desert Eagle alıyorsan, bu demek oluyor ki sen de işini biliyorsun ve birini korkutmak veya soymak için değil, öldürmek için yola çıkıyorsun. Ama sana şunu söyleyeyim; eğer o kişiye silahını doğrulttuktan sonra bir katil olmadığını anlarsan ya hapse ya da mezara gidersin. Çünkü bu işin geri dönüşü yoktur. İyice düşün bunu."
![](https://img.wattpad.com/cover/13204273-288-k658338.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest (Dreamer)
Fiksi RemajaTüm insanlar hayalperesttir. Tabi sadece çocukken. Çocukken herkes süper kahraman olmak ister, değil mi? Sonra bazıları astronot veya bilim adamı gibi hayallere kapılırlar. Sonrasında ise büyüdükçe bu hayaller avukatlık, mühendislik gibi basit hayal...