Bölüm 86 : Bomba imha

435 36 5
                                    

Saat epey geç olduğu için, eğer sıradan bir iyilik isteyecek olsak birini arayamazdık. Ancak burada bir bombadan söz ediyoruz. Bunun gecesi gündüzü olmaz. Bundan Tom'a bahsedince hemen bizim yanımıza geldi, neden telefonda halletmediler bu konuşmayı bilmiyorum.

Tom'a da o düzeneği camdan gösterince büyük bir şaşkınlığa uğradı. Ama bu tepkilerle kaybedecek zamanımız yoktu. Ajanı arayıp gerçekten de acil bir durum olduğunu ve gelmesini söyledi. "Yalnız gel." derken emir verir gibiydi. Bir sivil bir ajana mı emir veriyordu? Arkadaşlıkları nasıl bir düzeyde diye merak etmeye başlamıştım.

Bahsettiğimiz yerden 45 dakikalık bir uzaklıkta olduğunu söyledi. Ama hala acil durumun ne olduğunu sormakta ısrarcıydı. Tom kısaca "Polislerin bilmemesi gereken ama aynı zamanda da bir polisin yardımı olmadan çözülemeyecek bir sorun." dedi Tom. 

"Eğer acil bir durumsa, gerekli ekipmanları almam gerekecek. Bu yüzden sorunumuzun kaynağını bilmem gerekiyor." diye ısrar etti ajan.

"Bir bomb... Birden fazla bomba daha doğrusu." dedi Tom. 

Biraz daha sebep arama sorularından sonra Tom en sonunda soru sormadan gelmesi gerektiğine ikna etti. 

45 dakika demişti ama hızlı sürmesiyle birlikte, 35 dakika sonra evin önündeydi. Daha bu adamı tanımıyordum bile, ancak sevmeye başlamıştım. "Şu kadar sürede gelirim" dedikten sonra verdiği süreden önce gelen insanları severdim.

Koşa koşa bahçeye girdi, önce Tom'a doğru koştu. Elinde tesisatçıların kullandıkları şu İngiliz anahtarı tarzı şeyleri taşıyan o kutudan vardı. Büyük ihtimalle bomba imha kiti diyorlardı buna.

Selamlaşmayı geçip direk olarak "Nerede?" diye sordu ajan. Tom da el fenerini elimden kaparak onu camın önüne getirip, benim yaptığım gibi içeriye ışık tuttu. Böylece kabloyu görebildi.

"Bu bir kablo." dedi ajan tek kaşını kaldırarak.

"Evet, bir düzenek işte." dedi Tom. "Kapının açılmasıyla tetiklenecek olan bomba, yani saatli bir bomba değil. Umarım yani..."

"Pekala." dedi ajan. "Eğer düzenek kapıya bağlanmışsa, kapıyı açtığımızda patlayacak. Öyleyse nereden gireceğiz eve?"

"Buraya o bombayı kuran adamın çıktığı yerle aynı yerden, camdan." dedi Olivia araya girerek.

Ajan Olivia'ya şaşkın bir ifadeyle bakarak "Beni oraya götürebilir misin?" diye sordu. Olivia da bir şey söylemeden onu evin arka tarafına götürdü. Arkadayken ajan "Ha bu arada hepiniz cep telefonlarınızı kapatın." diye bağırdı.

"Neden ki?" diye sordum.

"Eğer ortada bir bo..." dedikten sonra öksürdü ve biraz sesini alçalttı. "Anladın işte, ondan varsa, telefon sinyallerinden etkilenebilir. Saatli veya uzaktan kontrol edilebilen bir bomba olup olmadığını bilmiyoruz. Bu yüzden kapatmanız gerekiyor. Sessize almak falan değil, direk kapatın."

Dediğini yaptık, birkaç dakika boyunca el feneri ile içeride bombayı bulmaya çalıştılar. Pek bir şey göremiyordum. Bahçede sandalyelerde oturarak beklemeye başladık. Tom'a nasıl tanıştıklarını sordum.

Şu deney olaylarından sonra, doktor ölünce elindeki bütün parasını Tom ve Tom'un yakın bir arkadaşına bırakmış. Doktor'un adı sanırım Edgar'dı, anlattığı kadarıyla tam hatırlayamıyorum işte. Onun akrabalarından biri, doktorun öldüğünü duyunca mirası istemiş. Öncelikle yasal yollardan almayı denemiş ancak doktorun vasiyetinde bütün mirasın bırakılacağı iki kişi belirtildiği için mirası alamamış. Ancak yasaya göre eğer miras bırakılan kişiler ölürse, miras direk olarak akrabalarına geçer. Yani Tom ve onun arkadaşının akrabalarına değil. Asıl miras sahibinin, yani doktorun akrabalarına. Bu yüzden de o akraba dediği kadın, Tom'un peşine bir kiralık katil koymuş. Anlattığına göre bu katil epey aptal biriymiş. Tom takip edildiğini anladığında, bir yere saklanmış ve çıktığında üstümde bomba var demiş. Ardından epey bir zaman kazanınca onu oyalayıp polisleri arayacak vakti olmuş. Bu ajan oraya gelen ilk adammış. Ajan gelmiş, neden? Çünkü sıradan bir soygun veya cinayet vakası değil. Bir bomba büyük bir olay. Bu yüzden ya FBI ya da CIA devreye girmiş. Ajana durumu anlatmış, falan filan... Sonra epey yardım etmiş anlattığına göre.

Hikayenin devamını anlatacakken "Tamamdır!" sesiyle irkildik. Sandalyeden kalkıp camdan içeri baktım. "Buldunuz mu yani?" diye sordum.

Ajan bana şaşırmış bir ifadeyle bakıp "Tamamdır derken buldum değil hallettim demek istemiştim." dedi. "Bombayı bulalı üç dakika oluyor. İmha ettim. Devreyi yerinden söktüm. Etkisiz hale getirdim diyorum yani."

"Bu kadar kolay ve çabuk olacağını tahmin etmiyordum..." dedim ağzım açık bakarak. 

Olivia ile ajan birlikte dışarı çıktılar. "Şimdi anlatın bakalım, bir açıklamayı hak ediyor olmalıyım." dedi ajan elindeki alet çantasıyla. Sahi bu sırada bombayı nereye koymuştu? Hah, alet çantasına!

"Yolda anlatırım." dedi ve kafasıyla arabayı gösterdi Tom. Ajan karşılık olarak garip bir ifadeye büründü. 'Anlamadım' der gibi bakıyordu. Tom da "Birden fazla bomba var demiştim, bir bomba daha var." diye yanıtladı. 

Ajan iç geçirerek ofladı ve arabaya bindi istemese de. Şunu söylemeliyim ki yanımızda bir bomba taşıyorduk. Her ne kadar etkisiz hale getirilmiş olsa bile... Yanımızda bir bomba taşıyorduk! Az bir şey değil yani, etkisizleştirmek dediği şey büyük ihtimalle düzeneği etkisizleştirmekti ve eğer o 'etkisiz hale getirilmiş' bombayı bir yere fırlatsaydık çarpma etkisiyle patlayabilirdi. Ve sanki kaderim bana inat ediyormuş gibi yolculuk sarsıntılı geçti, sorma fırsatı bulamadım yine de.

Her neyse ki bizim evimize gelebilmiştik bir sıkıntı olmadan. Ajan el fenerini eline alarak evimizin önüne geldi ve içeri ışık tuttu. Yine önceki gibi bağlanmış bir düzenekti. "Karışmayın, ben hallettim." ifadesiyle bizi dışladıktan sonra evin arkasına yöneldi. 

Bu fırsattan yararlanarak "Biz az önce 10 dakika boyunca sarsıntılı yolculuğumuz boyunca yanımızda bomba mı taşıdık?" diye sordum. 

"Etkisizleştirmişti ama." diye karşılık verdi Olivia.

"Tamam da... Bombayı etkisizleştirmek derken ne anladın sen?" diye sordum. "Düzeneği etkisiz hale getirdi. Şu bombaya bir ateş tut bakalım bir parçanı bulabilecekler mi senin? Çok tehlikeli iş yapıyor. Güvenilir olduğundan emin misin Tom?"

Kaşlarını çatıp "Bu adam sırf doğru şeyi yapmak için yasaya karşı gelmiş olan bir ajan." dedi ciddi bir ifadeyle. Galiba zayıf noktasıydı. "Hala hapiste olmalarına rağmen bana ve Jesse'ye tehdit oluşturan iki insanı öldürmeme yardım etti. Güvenilir olduğuna emin miyim? Ah evet böyle bir şeyi herkes yapar canım, güven kazanmak o kadar da basit değil!"

İğneleyici tonu beni rahatsız etmeliydi ancak haklıydı. Eğer anlattıkları doğruysa, güvenilecek biriydi. Ancak... Güvenilecek biri olmak başka, bir de işini bilmek başka. Ya havaya uçsaydık?

Camın açılmasıyla irkildim. El fenerini bana tutup "Hey." diyen ajana doğru baktım. 

"Evet?" diye karşılık verdim.

"Camlar ses geçirmez değil, seni duyabiliyorum yani." dedi. "Etkisizleştirmek derken, gerçekten etkisizleştirmiştim bombayı. Yani düzeneği değil, bombanın kendi içindeki düzeneğini de etkisizleştirdim."

Olivia araya girip "Bombayı soğutarak etkisizleştirdi." dedi.

"Ne?" dedim arada cahil kalarak.

"Çok bilmiş biri gibi konuşup güven konularından bahsediyorsun ama işe bak ki burada gelmiş bombaları imha eden adam benim, sen ise sadece orada dikilip bana laf atmakla yetiniyorsun küçük velet!" diye bağırdı tek nefeste.

Kabul etmeliyim... Haklıydılar. Her ne kadar şüphelenmekte ben de haklı olsam bile, bilmeden güvensizlik olayına atladığım için bu lafları hak ediyordum. Özür diledikten sonra aramız yine eskiye döndü. Kötü bir giriş yaptık, ama bu kötü gideceğini göstermezdi tabi.

"Hallettim." dedi beş dakika sonra tekrar cama gelerek. "Düzeneği yok ettim, bombayı soğuttum, ikinci kata da baktım... Başka bir bomba yok. Bildiğim kadarıyla." dedi. 

Bir iç geçirerek "Teşekkür ederim, ederiz." dedim. "Gerçekten böyle bir şeyi yapacak bir ajan olduğunu sanmazdım. Bundan kimseye bahsetmezsin değil mi?"

"Polislere bahsetmem, nasıl olsa benim şehrim değil." dedi. "Ama madem size bir iyilik yapıyorum, bütün hikayeyi bilmem gerekiyor. Özellikle de Tom, senin k*çını kurtardıktan sonra nasıl tekrardan belaya bulaşabildin anlamıyorum dostum..."

Hayalperest (Dreamer) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin