Bölüm 20

586 68 59
                                    

*Jungkook*

Büyük bir yorgunlukla uyandım yeni sabaha. Ne kadar dinlenirsem dinleneyim bir türlü o yorgunluğu atamıyordum üzerimden. Üstelik dün Yoongi'yle de baya boğuşmuştuk.

Yanlış anlamayın kol içindi hepsi ! Basit bir oyun kolu için ! Ama ikimizde gittikçe çocuklaşabiliyorduk. Tanrım evi yıkıyorduk resmen. Bu evde her şey düşünülmüş umarım yalıtımda düşünülmüştür. Yoksa komşularımızın nefretini ilk geceden kaptık demektir.

Bunları da geçtim Yoongi'yle aynı odada yatmamıştık. Tamam kalp sağlığım için iyi bir şeydi. O yanımdayken bazen heyecandan nefesim kesiliyordu ama yinede onu istedim tüm gece boyunca yanımda.  

Yerimden kalkarak okul için hazırlanmaya başlamak için banyoya adımlayacakken kapı çalındı birden. Bu Yoongi'ydi. Hemen kapıya adımlamış ve tüm gece aradığım bedeni görmek için sabırsızlığımı saklamaya çalışarak açmıştım kapıyı.

"Oh, uyanmışsın. Bende seni kontrol etmek istedim." lafını bitirdiğinde gözlerini kaçırmaya başlamıştı benden.

Pekala, bir ayrıntıyı düşünemedim o sabırsızlıkla. Tanrım üstüm çıplaktı ! Son anda ikimizde bu ayrıntıyı fark etmiş ve kızarmaya başlamıştık. 

Yoongi neden kızarıyordu o bir muamma. Kendime en içten küfürlerimi saymış ve ellerimle kapatmaya çalışmıştım vücudumu.

Adada bir kaç kere eğreti görmüştü beni. Sonuçta deniz saklıyordu vücudumu. Çıktığımda ise havluya sarınıyordum yani saniyeler içerisinde görüyorduk birbirimizi o halde. Bu yüzden şimdi ki durum garipti.

"Şey, hazırlanda gel artık. Seni bekliyorum sababahtandır velet !" niye kızdın ki şimdi ?

"Tamam be ! Az sabırlı ol !" ondan altta kalır bir yanım yoktu. N'apalım bizde böyleyiz işte.

Dağınık saçlarını geriye atarak yürümeye başlamış ve derin bir nefes vermişti gidişte. Tanrım Min Yoongi benden etkilenmiş miydi ? 

Öyle olmalıydı. Ben öyle düşünmek istiyordum. Yüzümde kocaman bir gülümseme açmış ve sabahım şimdiden keyifli geçmişti.

Güzel bir duştan sonra odama gelmiş kurulandıktan sonra elime ne geçtiyse giymiş ve inmiştim aşağıya. Mutfaktan tıkırtılar geliyordu ve büyük ihtimal Min Yoongi yiyeceklere savaş açmış durumdaydı.

İşte tamda beklediğim gibi sandviç ekmeğiyle cebelleşen bir Yoongi beni karşılamıştı bu savaş alanında. Sadece basit bir sandviç yapacaktı. Mutfak nasıl bu hale geldi mantıklı bir açıklaması yoktu.

"Çekilin Min çavuş Yoongi. Kılıcınızı ben devralayım." demiş ve salamla cebelleşen Yoonginin elinden bıçağı kapmıştım.

"Tanrım, ekmekler niye bu kadar küçük. Neresine sığdıracağım ben bu malzemeleri ?" yani beş ayrı malzemede abartı olmuş sanki. 

"Yoongi... Salamı domatesi anlarım ama şu şurup ?" umarım kreple karıştırmamıştır sandviç yapmayı.

"Güzel olabilirdi tamam mı ?" peki köri sosu ne ayak diyemedim.

"Okula böyle mi gideceksin ?" sesiyle ona dönmüş ve üstümü süzmüştüm. 

"Evet niye ki ?" düşündü bir kaç saniye ve tekrar üstümü süzmeye başladı.

Kötümü olmuştu anlamamıştım. Yani iyi görünüyordu aynada baktığımda. Siyah, bana bol gelen t-shirtümü giymiş ve altıma yırtık kotumu geçirmiştim. Başımada bere çünkü yeni banyo yapmıştım ve dışarı esiyordu. Üşütmek istemezdim.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin