*Jungkook*
Parmağımdaki ağırlığın bu sefer gerçekten bana ait olmasını sevmiştim. Huzurdu benim için ve umuttu. Hayallerimin gerçekleşmesi de diyebilirsiniz, fark etmez. İçten gülümsemem önemliydi. Gülümsememiz mi demeliydim ?
Siz ne derseniz deyin fark etmiyor, her türlü haklı sayacaktım sizi. Tüm bu duygu karmaşasını yaşayan bendim çünkü. Bu sefer güzel bir duygu karmaşasıydı ama. O yokuşlu yolun sonu buydu sonunda.
"Ne zaman evimize döneceğiz ?" dedim, yanımdaki bedene iyice sokularak.
"Evimiz... Şey, istediğin zaman dönebiliriz. Evimize yani." gülümsemiştim.
"Hoşlanmışa benziyorsun. Evimiz kelimesine yani."
"Seninde benden bir farkın yok ki." demişti, keyifli sesiyle.
"Şey, evet. Seviyorum, hep sevdim."
"Aynı şeyleri hissetmemiz güzel o zaman. Çünkü bende sevmiştim, hep sevdim." cidden, şimdi şuan ölsem asla sorun etmezdim. Yanımdaki zaten buna uğraşır gibiydi. Bana her bakışında ve her öpüşün de bunu amaçlıyor gibiydi.
"Min Yoongi."
"Efendim Jeon Jungkook."
"Uzaklaş bakayım şuradan." omzuna yaslı olan bana eğilip bakmış ve inadına dahada yanaştırmıştı beni kendine.
Tamam, anlıyorum. Artık aramız iyiydi ve her şey düzelmişti ama bu Yoongi'ye çektirmeyeceğim anlamına gelmezdi ? Ciddiyim ondan intikam almalıydım. Bana gelmesi uzun sürmüştü ve dahası beni kaçırmıştı !
Bakın millet beni anlamalısınız. O beni fazlaca korkutmuştu. Ya onsuz kalsaydım ne olacaktı ? Benim yanımda olması ve ona dilediğimce çektirmem hoşuma da gidiyordu yani... Bunu yapmayı sevmiştim ! Eğlenceliydi birde. Onun yanında çocuk olmayı sevdiğimi de söylemiştim. Kimse beni şuan durdurmasın zira eğleniyordum.
"Akşam ne yemeliyiz biriciğim ?"
"Ne yersen ye, bana ne."
Ben kıs kıs gülerken ve bunu ona belli etmemeye çalışırken ona yakalanmıştım. Eğilip yanağımı tutmuş ve büzüştürdüğü dudaklarımdan öpmüştü. Şey, utanıyorum... Gerçekten bu, anlatamam bunun güzelliğini. Çok bağlayıcıydı ve çok ferahlatıcıydı.
Bana bakarken konuştu yine:
"Yemekten sonra panayıra gitmeli miyiz ? Çok eğlenceli olduğunu duymuştum."
"Gidersen git canım bana ne ?"
Yine eğilmiş ve aynı eylemi tekrarlamıştı. Ona karşı çıkmıyordum çünkü buna gücüm yoktu. Ondan intikamımı farklı şekillerde alıyordum ve hoşuma giden bu eylemin bana bir zararı yoktu. İşimize geliyordu işte hehe.
"Gittiğimizde sokak atıştırmalıklarından yemeli miyiz ? Tatlarının çok güzel olduğunu duymuştum."
"Başka bir şey yiyorsun zaten neyine yetmedi Min Yoongi ? Aman canım, bana ne."
"Seni gerçekten bitireceğim."
Elini enseme atmış ve yanaştırmıştı beni kendine. Hayır bu yumuşakça bıraktığı öpücüklerinden değildi. Bu beni kendine saklamak istediği türden bir öpücüktü. Tutkuyla öpüyor ve damgalıyor gibiydi bizi. İçi içine sığmıyordu ve bunu benimle paylaşıyordu, benim ona yaptığım gibi.
"Tanrım, bunca zaman... Nasıl dayandım sana ?"
"Sandığından daha güçlüsün. Aslında daha güçlüyüz. Buna bende anlam veremiyorum..." dedim titrek sesimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPASSE | vmin
Fanfiction-TAMAMLANDI- Jimin ve Taehyung iki düşman ailenin çocuğudur. "Jimin: Hadi o anı yaratalım, bana gelmeni sağlayalım. Taehyung: Bir an değil bir histir beni sana getirecek olan, gardenya kokulu çocuk." Küçük hatırlatma: Gardenya çok fazla sevgiyi t...