*Jungkook*
Nereye gideceğimizi bilmeden Yoongi tarafından araba bindirilmiştim ve bunu önemsemeden elime aldığım tatlı patatesli cipslerin keyfini çıkarıyordum yol boyu. Arada ona veriyordum ama bunun için inatçı yanımı kullanıp onunla uğraşıyordum. Ne yapabilirim ki onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu.
"Neden dağ evinden bile ıssız bir yere gittiğimizi söyleyebilir misin ?" parmaklarımı yalayıp ıssız yola bakarken merakım iyice beni körüklüyordu.
"Sürpriz dememin nesini anlamadınız Bay Tavşan ?"
"Ama merak ediyorum Bay Kedi ?" şaşkınlıkla bana dönmüş ve ben kıs kıs gülerken o aynı şaşkınlığını korumuştu.
"Utanmıyor musun bana öyle söylemeye ?" hadi ama sesinden gayette hoşuna gittiği anlaşılıyordu tamam mı ?
"Kocam değil misin ? İstediğimi söylerim." demiş ve omuz silkerek cips yemeye devam etmiştim.
Yan tarafımdan gelen kıkırtılar dikkatimi çekmişti ve Yoongi'ye bakmam uzun sürmemişti. Kafasını bilmiş bilmiş sallıyor ve yan gülüşünü bana sunuyordu itinayla. Kocam demem bu kadar mı hoşuna gitmişti yani ? Bu beni utandırmış olabilirdi ama yavaş yavaş alışmam için bunu dillendirmem gerekiyordu. Üstelik ben onun yanındayken o kadar rahattım ki ne dediğime dikkat bile etmiyordum. Kelimelerim öylece süzülüp yerini buluyordu ve beni utandırıyordu.
"Dillere bak. Kocam diyor birde." beni sıkıştırıyor ve utanmama neden oluyordu.
"Sanki hoşuna gitmedi." demiştim fısıltılı sesimle. Evet hala utanıyordum.
"Oh, gitmediğini kim söyledi ki ?"
"Seni öldüreceğim." seslice gülümsemiş ve sağ eliyle yanağımı sıkıp tekrar yola odaklanmıştı.
Bir süreliğine ona sataşmamaya karar verdiğim için önüme dönmüş ve yolu izlemeye devam etmiştim. Sonunda Yoongi arabayı yan yolda bulunan çiftlik evine doğru sürdüğünde gelmiş olduğumuzu anlamıştım. O arabayı gelişi güzel park ederken ben etrafı incelemekle meşguldüm. Eski ama hala kullanıma uygun evin çevresi çam ağaçlarıyla doluydu. Sonunda araba durduğunda ikimizde arabadan inmiş ve eve doğru yürümeye başlamıştık.
"Burasıda mı sizin ?"
"Hayır değil." demiş ve elimi tutup yürümeye devam etmişti.
Demir kapının önünde durduğumuzda zili çalmıştık ve çok geçmeden kapı açılmıştı. Kocaman gülümsemesiyle Yoongi'nin yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir genç bizi karşılamıştı ve devamında Yoongi'ye yönelerek hızla ona sarılmıştı. Kaşlarım hafiften çatılırken Yoongi'nin tuttuğu elimi bırakmaması hoşuma gitmişti.
"Hyung, sonunda gelebildiniz ! Uzun zaman oldu. İyi ki geldiniz." demiş ve bana dönmüştü.
"Evet. Fırsat bulduk sonunda. Ah, tanıştırayım. Bu Jungkook. Eşim." eşim kelimesini bana dönüp söylemesi kocaman gülümsemek istememe neden oluyordu ama kendimi tutmuştum.
"Sonunda tanışabildik. Hyung senden çok bahsetti. Ben Kwang Soo. Buranın gönüllüsüyüm."
"Ah, tanıştığıma memnun oldum." deyip etrafa göz atmaya devam ettim. Hala buranın işlevini anlayamamıştım çünkü. Onlarda bunu anlamış olacaklar ki Kwang Soo hyung tekrar söze girişti.
"Burası bir hayvan barınağı. Duydum ki sende bir tane sahiplenmek istiyormuşsun." gözlerim kocaman olmuştu ve içimdeki heyecan beni şimdiden ele vermişti. Yoongi'ye dönüp şaşkınlıkla ona bakmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPASSE | vmin
Fanfiction-TAMAMLANDI- Jimin ve Taehyung iki düşman ailenin çocuğudur. "Jimin: Hadi o anı yaratalım, bana gelmeni sağlayalım. Taehyung: Bir an değil bir histir beni sana getirecek olan, gardenya kokulu çocuk." Küçük hatırlatma: Gardenya çok fazla sevgiyi t...