Bölüm 23

535 71 50
                                    

*Jimin*

Arabada ki boğucu sessizlik tüm ağırlığıyla devam ediyor ve bende bu yolculuğun hemen bitmesi isteğini körüklüyordu. Tamam, konuştuğumuzda birbirimizi kıracak sözler sarf ediyorduk yani susmamız iyi bir şeydi ama böyle bir durumda değil ?

Sözlerini yine yarım bırakmıştı Taehyung. Sabrımı zorladığından ise haberi yoktu. İşte böyle bir dengesizlikte sürünüp gidiyordum onun peşinden.

Hiçbir şeyi beceremediğimiz gibi bunu da beceremiyorduk. Doğru düzgün konuşamıyorduk bile. Olan tabi bize oluyordu nihayetinde. Ama iflahta olmuyorduk.

Kırmızı ışıkta durduğumuzda Taehyung camı sonuna kadar açmış ve dışarıyı izlemeye başlamıştı. Bilerek benim tarafıma bakmıyor gibi bir hali vardı. Çünkü bu durum hiçte yabancı değildi bana. Bende böyle mi görünüyordum o anlarda ? 

Bilerek bakışlarımı ona kilitlemiş ve gözlerimi ayırmadan bakıyordum zayıflamış bedenine. Amacım bambaşka bir şey iken şimdi yine süzmeye başlamıştım onu.

"Neden bana öyle bakıyorsun ? Rahatsız edici." sessizliği bozmuştu sonunda.

"Amacım o zaten ?" o değildi. Yakalanma psikolojisi ve son zamanlar onu sinir etmek isteyen tarafımın eseriydi bu cümleler.

"Tebrikler, başardın o zaman !"

"Neden asabisin bu kadar ? Özellikle bana karşı." adını koyamadığım ilişkimiz yüzündense haksızdı. Bu benim kadar onunda eseriydi çünkü.

"Sung Woon'u seviyor musun ?" sinirli sesi varlığını korumuş ve konuyu değiştirivermişti.

Şimdi merakla gözlerini üstümde tutmuştu bir müddet ve ışıklar yanınca da çekmişti kahvelerini üzerimden. Ama cevabımı beklediğini biliyordum.

"Neden sessizsin ? Cevabın yok mu ?" seviyordum ama arkadaş olarak. Taehyung bu sevgiyi ne anlamda sormuştu önemli olan buydu.

"Seviyorum. Neden sevmeyeyim ? O iyi ve kibar biri." senin aksine Kim Taehyung.

"Aşık mısın ona ?" gerçekten tam bir ahmak gibi davranıyordu. 

Yıllarca onun o zehirli aşkını atamamıştım bedenimden. Bunu en iyi o bilirdi. Peki neydi bu saçma soruların amacı ?

"Değilim." doğruyu söylemiştim, değildim.

Rahatlamıştı Taehyung. Gerilen sırtı düzelmiş seğiren gözlerimi eski haline geri dönmüştü. Şimdi daha sakindi.

"Ama bu olmayacağım anlamına gelmez." aslında bu imkansızdı. Kim Taehyung'ı atlatabileceğimi zannetmiyordum.

Tekrar bana dönmüştü yüzü. Eskisinden de  beterdi ifadesi. Ne söyleyeceğini bilmeyecek haldeydi. Direksiyonu tutan ellerini sıkmıştı. Boynundaki damarlar belirginleşmiş ve dudakları titriyordu şimdi de.

"Gerçekten başkasına gidecek cesaretin var mı ? Sen dediğinin aksine cesaretliymişsin Park Jimin." sesindeki kırıklığı sakınmamıştı benden.

Kim Taehyung takmamıştı maskelerini bu sefer. Neyse oydu karşımda. Duygularını açığa vuruyor ve onu okumama izin veriyordu.

Peki neydi ona bunu yaptıran ? Birden bire neden açmıştı bana kendini. Belki, bir ihtimal... Başkasına gidebilecek olmam mıydı canını sıkan ?

Bu imkansızdı. Eğer öyle bir şey olsaydı bana gelmek için hiçbir engelinin olmadığını bilirdi. Göze alırdı her şeyi. Zamanında benim yaptığım gibi. Ve bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin