Bölüm 28

515 65 65
                                    

*Jungkook*

Yatağımda kalmaya yeminliymişim gibi hala aşağıya inmiyor ve kendimce Min Yoongi'ye surat yapıyordum. Sırrımız ortaya çıktıktan sonraki değişimi beni üzüyordu çünkü.

Sadece kendini suçluyordu. Hâlbuki onun kadar bende suçluydum ve bu işe bile isteye girmiştim. Yani kendini bu denli yıpratması beni hem üzüyor hemde sinirlendiriyordu.

Ne olmuş yeni yalandan evlendiysek ? Ben ömrüm boyunca yaşamadığım mutluluğu onunla yaşadım bu bir kaç ayda. Artık ailem diyebileceğim insanlar artmıştı ve gerçekten de aile olmuştuk zamanla. Hiçbir şey göstermelik değildi. Yani en azından benim için.

Sıkıntıyla nefes verip kalktım uzandığım yerden ve kapıya doğru adımladım. Tam uzanıp açacakken birden açıldı ve Yoongi karşımdaydı.

İkimizde ne yapacağımızı bilmeden öylece durduk odanın ortasında ve gözlerimiz dolandı odanın içinde. Pekala, aşırı rahatsız edici ve garip bir durumdu.

"Sana bakmaya geliyordum." aynı anda söylemiştik ve yine garip bir sessizlik.

"Şey ben... Aç mısın ?" 

Konuşmayı başlatan Yoongi olmuştu. Çekinerek konuşuyor ve buraya geliş amacının yemek olduğuna çokta emin değildim.

"Değilim."

"Ah, peki. Öyleyse, şey ben gideyim."

Arkasını döndü ve hızlandırdı adımlarını. Ta ki benim sözlerimi duyana dek.

"Böyle mi olacak gerçekten ? Aramız hep böyle itmeli çekmeli mi olacak ? Aynı evin içindeyiz ama kaçıyoruz resmen birbirimizden."

Durduğu yerde sonuna kadar dinledi sözlerimi ve eğdi başını sonra da. Onunda bu durumdan sıkıldığını biliyordum. İlk adımı atmış oldum böylece.

"Bende böyle olmasını istemiyorum. Ben..." senin zarar görmeni istemiyorum.

"O zaman derdin ne ? Bu oyundan ikimizde sorumluyuz, neden tüm yükü sırtlıyorsun ? Bak, ikimizde iyi olacağız anlıyor musun ?" bizi iyi yapacağım. Bundan emin olacağım Min Yoongi.

"Tek sorun küçük oyunumuz değil Jungkook. Boşanmamız halinde ne olacağını düşündün mü ? Peki büyükbabanın tepkisini ? Ne kadar sakınsakta oluşacak zarardan yaralanmadan çıkamayacağız bu oyundan. Ben önemli değilim. Yemin ederim umurumda bile değil kendi geleceğim ama sana zarar gelirse en büyük sorumluluk yine benim."

"Ne zarar gelebilir bana ? Bilmece gibi konuşuyorsun. En fazla ne olabilir ?"

Sıkıntıyla nefes verdi ve çevirdi kafasını başka yöne. Bir şey oluyordu bunu hissediyordum ama nedenini bilmiyordum. Yoongi'nin neden endişeli olduğunu bir türlü anlayamamıştım.

"Sana anlatacağım. Birbirimize her şeyi anlatacağımıza dair söz vermiştik ve bilmen gerekiyor bunu." korkmaya başlamıştım ama duymalıydım o şeyi.

"Peki. Seni dinliyorum."

"Burada değilde salıncağa gidelim. Açık hava ikimizi de iyi gelecek."

Onu onaylamıştım ve aşağıya inmek için kapıya adımlamıştık. Aşağıya indiğimizde Yoongi beni salıncağa yollamış kendide kahve yapmak için mutfağa adımlamıştı.

Bu bana geçen haftaki konuşmamızı hatırlatmıştı. O gün beni tüm endişemden arındırmıştı Yoongi. Üstelik bunu Jamaika'dan yollanan kahve ve sıcak bir gülümsemeyle yapmıştı. Şimdi düşündüm de bunu gelenek haline getirmek iyi bir fikir olabilirdi.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin