*Yoongi*
Tuttum sıkıca ellerini ve bir saniye olsun ayrılmadım yanından. Ambulansa binerken, ambulanstan inerken ve müdahale odasına girene kadar hiçbir güç ayıramadı beni ondan. Yapamazdım çünkü bırakamazdım. Bana kenetlenen yara dolu eller içimi götürürken buna cesaret edemezdim.Onu koruyamamıştım ve o hala medet umuyordu benden. Ama ders aldığım kesindi. Onsuz kalma ihtimalim baş göstermişti çünkü. Bu baş edemeyeceğim bir ihtimaldi. Ağırlığında ezildiğim ve kurtulsam bile etkileri aynen devam eden baş edemeyeceğim ihtimallerdi.
Dilim damağım kurumuş ve kırmızı yazılı odanın dışında bir yandan diğer yana mekik dokuyordum. O kırmızı yazılar beni rahatsız ediyordu. Durumun aciliyetini gözler önüne seriyor, beni bitiriyordu. Ondan ayrı kaldığım her dakika ölüyordum ve titreyen dizlerime inat endişeme söz geçiremiyor, olduğum yerde duramıyordum.
"Hyung, sakin ol lütfen. Bak bulduk onu ve şuan müdahale ediliyor. Kötü bir şey olsaydı bu kadar sakin olmazdı burası."
"Elimde değil Namjoon. Yüzündeki yaraları gördün değil mi ? Kim bilir görünmeyen yerlerinde ne denli acıları vardır ? O adamın huyu bu. Hep fark ettirmeden açtı yaralarını."
Kalktı yerinden ve tuttu bileklerimden. Beni sürükledi ve oturttu direnmeme rağmen. Gözüm hala kapıda herhangi bir haber bekliyordu. Zaman geçtikçe geçmez oluyordu endişem.
"Layığını bulduğunu biliyorsun. Gözlerinle şahit oldun. Öldü Yoongi. Gerçekten bitti her şey." haklıydı. Bitmişti her şey.
Şimdi içim rahatlamıştı eskiye nazaran ama onu görmedikçe korkum aynı kalacaktı. Ya kötüleşirse durumu ? Ne yapardım ben ?
"İyi düşün, iyiyi çağır. Emin ol hyung o yine gelecek sana." bu ihtimal bile bulutlara çıkarmıştı beni.
"Gelir değil mi ? Onu koruyamasam bile yine güvenir değil mi bana ?" başını salladı olumsuzca ve devam etti:
"Sana geleceği kesin ama bunun nedenlerinden biri sana güvendiği gerçeği. Nasıl görmezsin seni gördüğü an başına silah bile dayanmış olsa hala umutla baktığını ? Sana güveniyor. Kimseye güvenmediği kadar." içime su serpmişti bu sözler ve bu sözlere inanmak istemiştim. Tek kurtuluşum buydu çünkü.
"Evdekilere haber verdin mi ? Merak ediyorlardır şimdi."
"Jin'e mesaj attım. Yoldalarmış, geliyorlarmış."
"Yeteri kadar yoruldular. Zahmet etmeselerdi."
"Bu dediğini duymasınlar sakın." gülümsemiştim bu sözlere. Namjoon yine haklıydı.
"Büyükbabanın haberi yok değil mi hala ?"
"Yok... O yaşlı ve bu olanlar kaldıramayacağı türden olaylar. Her şey bittiğinde haber vereceğim." beni onaylamış ve dönmüştü önüne.
Çok geçmeden Jin hyunglar gelmişti. Bizi gördüklerinde Hoseok hızlanmış ve yüzünde iyi haber almak istediğini belli eden ifadesiyle konuştu bize doğru.
"İyi değil mi ? İyi olduğunu söyleyin." herkesin gözü bizdeyken başımla onaylamış ve devam etmiştim:
"Şuan müdahale ediliyor. Bir sorun yok gibi. Birazdan bilgilendiriliriz."
Herkes eskiye nazaran rahatlamış ve bizim gibi haber gelmesini beklemeye başlamıştı. Koltuklara oturduk ve sessizlik yemini etmişçesine ses çıkarmadan doktorun bize açıklama yapmasını bekledik.
Sonunda açıldı kapı ve kapının açılmasıyla hepimizin ayaklanması bir olmuştu. Doktor ellerinde raporlarla çıkmış ve bize doğru yürümeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPASSE | vmin
Fanfiction-TAMAMLANDI- Jimin ve Taehyung iki düşman ailenin çocuğudur. "Jimin: Hadi o anı yaratalım, bana gelmeni sağlayalım. Taehyung: Bir an değil bir histir beni sana getirecek olan, gardenya kokulu çocuk." Küçük hatırlatma: Gardenya çok fazla sevgiyi t...