Bölüm 12

669 85 54
                                    

*Jimin*

Sonunda babamlardan ayrılmış, annemlerle takside abimlerin evine doğru yol alıyorduk. Ne biz ne de annemler tek kelime etmemişlerdi yol boyu. Yorucu bir akşamdı herkes için. 

Sonunda gelmiş ve taksiden inmiştik. Abimler kapının önünde Dream'le bizi karşıladılar. Şaşırtıcıydı çünkü olanlardan haberleri yoktu daha. Nasıl öğrendiler derken Namjoon hyung konuştu.

"Babamlar aradı. Geleceğinizden haberimiz vardı." sesi fazla moralsizdi. Kim bilir neler söyledilerde böyle moralleri bozulmuştu. Ama anlatmayacaklarına adım gibi emindim.

Annem sıkıca gidip Dream ve abime sarılırken Ji hyun teyze Namjoon hyungun boynuna sıkıca sarılmış sırtını sıvazlamıştı. Abimlerin gözleri dolu doluydu ve konuşmaya başladılar.

"Anne özür dilerim, ben... Her şeyi mahvettik değil mi buraya geri dönerken ? Bunun olmasını istemiyordum. Gerçekten çok üzgünüm." abimden bunları duymak can sıkıcıydı. Her şeyi mahveden taraf belliydi değil mi ?

"Ya Jin, ne saçmalıyorsun sen ? Asıl gelmeseniz her şey mahvolurdu oğlum. O iki inatçıyıda söyledikleri sözleride unutun. Ah birde buraya gelirken onu arkamda bıraktım diye üzgündüm. O adamlara hiçbir şey değmez !" annemin siniri tekrar açığa çıkmış ama Dream'in gülüşüyle tekrar solmuş ve yerini kıdemli büyükanneye bırakmıştı.

"Sang yoon şerefsizi yüzünden ağladım bile ben. Değmez o boş, içi düşmanlıkla dolu olan adama ! Hiçbir şey oğluşlarımı üzemez. Biz sizin yanınızdayız. Hadi çok geçmeden içeri geçip orada konuşalım. Bir daha üzülmek yok. Hadi hadi." Ji hyun teyze parmağını her havaya kaldırdığında orta parmak gün yüzüne çıkacak diye korkmadım değil. Aynı şey Taehyung'a da oluyordu sürekli annesinin parmaklarındaydı gözleri. Sende gördün değil mi Kim Taehyung ?

Taehyung demişken... Onunla aynı evde yaşayacak olmamız hayallerimin bile ötesindeydi. Sabah, öğle, akşam, okulda, evde her yerde sürekli gözümün önünde olacaktı ve ben kaybettiğim tüm zamanı bundan çıkaracaktım. Doya doya bakıp doya doya gülecektim ona. Bu sefer tüm anlarına direk yanından şahit olacak, onunla aynı ortamda paylaşacaktım. Bu heyecan vericiydi.

İçeriye girmiş, Taehyung Dream'i kucağına almış koltuğa kurulmuşken annemlerde koltuklara oturmuş abimlerle meseleyi tartışıyordu.

Kim Taehyung kendi dünyasını yaratmıştı bile. Dream'e şirinlikler yapıyor, onu öpücüklere boğuyordu. Sadece şimdilik, benide o dünyaya alır mısın Taehyung ? Buna şuan fazlasıyla muhtacım.

Ben tamda bunları düşünürken Taehyung olduğu yerden kalkmış ve yanıma yanaşmaya başlamıştı. Yanıma geldiğinde ise kendini koltuğa bırakmış, Dream'le, benim yanımda oynamaya başlamıştı. 

Ondan kopamamamın bir nedeni de; konuşmasam bile Kim Taehyung gözlerimden, hal ve hareketlerimden, tek bir cümlemden ne düşündüğünü anlayabilir, onları yorumlayabilirdi. Bu bazen sinir bozucu olurken, bazen fazlaca işime yarıyordu. Bakın, Taehyung kendi dünyasına benide almıştı.

"Dream'i özlemedin mi ? Tutmak ister misin ?" özlemiştim fazlasıyla. Girişte bir öpücük çalmıştım ondan ama yetmemişti tabi ki. Tekrar kucağıma almak istiyordum ama uzun zamandır almadığım için korkuyordum.

"Bayadır almadım kucağıma. Ya düşürürsem ?" dediğime gülmüş ve konuşmaya başlamıştı.

"Unutabileceğin bir şey değil bu. Bisiklete binmek gibi. Bir kere öğrendinmi tamamdır. Hadi sana öğrettiğim gibi almaya çalış." kafamı sallamış ve Dream'i kucağıma almak için kollarımı uzatmıştım önümdeki bedene.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin