Bölüm 44

395 50 11
                                    

*Jungkook*

Zar zor sakinleştirdiğimiz yavrumuzla tekrar evimize dönmüştük. Gerekli belgeler imzalanmış, yapılması gereken aşılar sıralanmış ve tabi ki şimdilik ihtiyacımız olan mama alınmış, son olarak Kwang Soo hyunga veda etmiş ve ayrılmıştık oradan. 

Gülümsememi yüzümden silemiyordum ve yavrumuzu kendime alıştırmak için her yolu deniyordum. Dağ evindeyken içine kapanıklığı devam ediyordu ama şimdi yavaş yavaş alışıyor gibiydi. Hiç olmazsa köşesine çekilip yüzünü kendine hapsetmiyor ve ara ara hareket ediyordu.

Buna tabi ki de seviniyordum ama burukluk da vardı. Biliyorsunuz olayları millet, Taehyung ve Jimin hyung kaçmıştı. Tam gidecekken bizi arayıp veda ettiler sonrada tamamen ülkeyi terk ettiler. Tam her şey yoluna girdi derken bu olayın olması beni üzmüştü ve şey... Ağlamıştım. Deli gibi ağlamıştım hemde.

"Hala mı üzgünsün ?" kulaklarıma dolan tanıdık sesle arkamı dönmüş ve kucağımda ki Holly'i yere bırakmıştım.

Ah, bu arada yavrumuzun ismini Holly koymuştuk. Bu ismi Yoongi önermişti ve bende neden olmasın havalarındaydım. Kısacası ismi Holly'di ve size sinir olduğum bir ayrıntıyı söyleyeyim. Yoongi'yi benden daha çok seviyordu. Evin içinde Yoongi ve Holly'nin cilveleşmelerini görmek benim için hiç normal değildi ama moralimi yükselttiği bir gerçekti.

"Taehyung hyung yine fotoğraf atmış gruba. Jimin hyung tam ona çemkirirken hiç umurunda değilmiş gibi gülümsemiş ve atmış utanmadan. Tanrım ikisine de sinirliyim işte..." yanıma oturmuş ve yanaklarımı elinin tersiyle okşamıştı.

"Onları da anla. Büyük bir kaosun içindeydiler ve artık zarar görmek istemediler. Hem istersen onları görmeye gidebiliriz ?" heyecanla ona dönmüş ve sadece göstermelik değil sahici gülümseyişimi göstermiştim yüzüne.

"Gerçekten gider miyiz ?" dedim heveslice.

"Tabi ki de. Okulun tatil olduğu an gideriz olur mu ?" onu hemen onaylamış ve ona atılıp sıkıca sarılmıştım.

Hemen beni kabul etmiş ve sırtımı sıvazlamıştı. Ona minnettardım. Her türlü sıkıntımı paylaşıp bana destek olmaktan kendini çekmiyordu. İçimi ferahlatıyor, her şeyle ilgileniyordu ve beni gerçekten rahatlatıyordu.

"Her neyse bu yüzden buraya gelmedim. Hadi kalk bakalım işimiz var." demiş ve ayağa kalkarak elini uzatmıştı bana.

Ona anlamaz gözlerle bakarken, kendine çekerek oturduğum yerden beni kaldırmış ve Holly'i de çağırarak dışarı sürüklemişti hepimizi. Holly'nin onun sözünden çıkmamasına şaşırırken ikinci bir şaşkınlık tutmuştu beni. Bahçemize yığılan ahşaplar ve bu ahşapları birleştirmek için gerekli alet ve edevatlar vardı. Tabi birde birçok renkte boya ve süslemek için şekiller vardı. Ne olduğunu tabi ki de anlamıştım. Holly'e yuva yapacaktık.

"Sana inanamıyorum." dedim şaşkınlığım sürerken.

"Kafanı dağıtmaya ihtiyacımız varmış gibi görünüyordu ve dahası Holly'nin, kendine özel bir alana ihtiyacı var." demiş ve gülümseyerek önüne dönmüştü.

Ben ona karşılık verirken öne yürümüş ve evin çoktan hazırlanmış parçalarını inceleyip onları önümüze sıralamıştı. 

"Hazır mı aldın parçalarını ?"

"Hayır, bir tanıdıktan rica ettim. Aslında kendim de yapabilirdim ama buna zamanım yok ve denesem bile kısa sürede bitmeyeceği kesindi. Kendime güvenim de yokta doğrusu. Eh, sende yapamayacağına göre... İsteğimi kırmadılar ve iyi iş çıkarmışa benziyorlar." bana laf sokmasına dikkat kesilerek gözlerimi kısmıştım kıs kıs gülen Yoongi'ye.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin