Bölüm 47 (M)

648 50 47
                                    

(Malumunuz M geldi. Beklentinizi büyük tutmamanız gerektiğini hatırlatayım. Ben duygulara yönelmeyi daha fazla seviyorum çünkü. İyi okumalar.)

*Jungkook*

Karşımızda ciddiyet akan yüzünü bir saniye olsun bozmayan büyükbaba, bakışlarını ikimiz arasında götürüp getiriyor ve ne düşündüğünü bilmemize imkan bile vermiyordu. Ağzını açıp tek bir kelime söylese, iyi veya kötü fark etmez rahatlayacaktım. Hatta esip gürleyedebilirdi. Haklıydı ne diyebilirdim ki ? Yapacağım tek şey bizi affetmesini beklemekti ama şuan tek bir kelime etmeyişi beni huzursuzlandırıp bakışlarımı kaçırmama neden oluyordu.

"Tanrım siz ikiniz..." sesiyle halıda olan gözlerim onu bulmuştu. Bir dakika gülüyor muydu o ?

İkimizde kocaman açtığımız gözlerimizle ona bakarken o istifini bozmadan ayak ayak üstüne atmış ve ikimize de gülümsemişti. Gerginliğim yavaş yavaş yerini meraka bırakırken Yoongi'nin de benden çok bir farkı yoktu o anlarda.

"Boşanma evraklarımız sahteydi sizi uyanıklar." şaşkınlığımız katlandıkça katlanıyor ve ikimizden tek bir kelime dahi çıkmıyordu.

"Ne demek istiyorsun büyükbaba ?" Yoongi kaşlarını çatıp ona bakarken o eline aldığı boşanma evraklarına göz gezdirip bize dönmüştü.

"Hiç mi okumadınız boşanma evraklarını ? Hongdae Adliyesi yazıyor. İlk olarak, biz Seul Adliyesine bağlıyız. İkinci olarak, öyle bir adliye yok." şaşkınlık dolu bakışlarımız birbirini bulmuş ve ne yapacağımızı bilmeden tekrar büyükbabaya dönmüştük.

"Büyükbaba amacın ne gerçekten ?" keyiflice gülmüş ve boşanma evraklarını yırtıp yanındaki sehpaya bırakıp bize dönmüştü.

"Sizin birbirinizi fark etmeniz gerekiyordu. Daha doğrusu, birbirinize olan hislerinizin farkına varmanız gerekiyordu ve buda kaybetme duygusunu tatmanızdan geçiyordu. Bana kızmayın bu Hoseok'un fikriydi !" suçlu gibi iki elini havaya kaldırmış ve omuz silkmişti.

"Jungkook bu sefer onu gerçekten öldüreceğim." Min Yoongi'nin soğuk sesi beni bile korkuturken şimdiden Hoseok hyunga dualarımı sıralamaya başlamıştım bile.

"Yoongi, canım kocacığım, sakin olur musun biraz ?" dişlerini gıcırdatarak bana dönmüş ve bakışlarımı ondan kaçırmama neden olmuştu.

"Söyle ona oyun odası bir müddet yasak, yani bir müddetten kastım bir ömür !" büyükbabaya dönmüş ve ona da sinirli bakışlarını yönlendirmeyi ihmal etmemişti.

"Seninde alacağın olsun büyükbaba ömrümden ömür gitti !" söyledikleri benim gülümsetirken büyükbabayı da keyiflendirmişti. 

"Hoseok'a veya bana kızma. O olmasa gerçekten ömründen ömür gidecekti. Yani, gerçekten." gözleriyle bana bakıp ne ima ettiğini belli ederken Yoongi'nin yüzü yumuşamış ve bana dönmüştü.

Ben ona gülümseyerek bakarken o derince bir iç çekmiş ve bakışlarını önüne yönlendirmişti. Hafiften kıvrılan dudakları keyfimi yerine getirirken büyükbaba kocaman bir kahkaha sunmuştu. 

"Her neyse çocuklar, bilmelisiniz ki size kırgın veya kızgın değilim. Başından beri her şeyin farkındaydım ve aslında gayette eğlendim sayenizde." Yoongi omuz silkip gülüşünü saklamaya çalışırken ben kocaman gülümsüyor ve üstümden kalkan o koca yükün hafifliğini tadıyordum.

"Az önce yaptığınız itiraflar bana değil birbirinize yaptığınız itiraflardı ve anlaşılan konuşacak ve paylaşacak bir dünya duygunuz var. Benim aradan çekilme vaktim çocuklar. Yapmanız gereken tek şey birbirinizin kıymetini bilmek." ayağa kalkmış ve bizim ayağa kalkmamıza mani olarak çıkmıştı salondan.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin