Bölüm 30

513 65 40
                                    

*Jungkook*

Tavan çöküyordu sanki uzandığım yerden tam göğüs kafesime. Veriyordu ağırlığını bilerek ve sıkıntı oluyordu kalbime. Nedeni belliydi içimdeki sıkıntının.

Yanlış anlaşılmaktan nefret ederdim ve şimdi büyük bir yanlış anlaşılmanın içindeydim. Daha kendimi doğru düzgün ifade edememişken hemde. Yoongi beni dinlemeden kendi kendine hükümler vermiş ve uygulamıştı bedelini. Cidden bana güvenemez miydi ?

Eve geldiğimiz gibi yüzüme bakmadan odasına çıkmış ve konuşmama fırsat bile vermemişti. Defalarca kapısına gitme cesaretini gösterdim ama elim her kalktığında kapıyı çalmak için, devamını getiremedim. Bunu kendime yediremedim de diyebiliriz çünkü kusurlu olan taraf ben değildim. Tam olarak değildim.

Bakın onuda anlıyorum. Bana ondan uzak durmamı söylemesine rağmen bugün kuzeni olacak adamın sözlerine sesimi çıkarmamıştım ve onu takmadığımı göstermesine neden olmuştum bir nevi. Ekmeğine yağ sürmüştüm Seung Ho'nun. Amacım büyükbabayı üzmemekti ama Yoongi'yi üzmüştüm.

İki arada bir deredeydim. Sadece, birazcık olsun beni dinlemesine ihtiyacım vardı ama ilk adımı kimse atmıyordu. Mesaj atmayı da düşünmüşüm ama vazgeçmiştim hemen. Fazla çocukçaydı ve kendimi böyle ifade edebileceğimden çokta emin değildim.

Kapı sesini duydum sonra ve dikleştim uzandığım yerden heyecanla. Hemen kalktım ayağa ve dağılan saçıma, üstüme başıma çeki düzen vermeye çalıştım. Yürüdüm hızla kapıya ve açtım kapıyı.

Ben Yoongi'yi görmeyi beklerken karşımda, gelen Bay Seong'du. Eğdi başını hafiften ve selamladık birbirimizi. Yüzümdeki hayal kırıklığını okumuş olacak ki gülen yüzünü ciddiyete bıraktı.

"Bir sorun mu var efendim ?"

"Hayır, hayır sadece... Uyuyamadım dün ondandır."

"Ah, öyle mi ? O zaman dilerseniz bugün okula gitmeyin."

"Hayır hayır gerek yok."

Bekledim ve sorup sormama konusunda kararsızlık yaşadığım soruyu yöneltmekte buldum kendimi. Merak ediyordum onu.

"Şey Yoongi nerede ? Aşağıda mı ?"

"Yoongi Bey çıktı efendim. İki saat olmuştur gideli."

Her zamankinden erken çıkmıştı. Resmen birbirimizden kaçıyorduk. Yine. Bundan nefret ediyordum ve en çok kendime kızıyordum. Eğer her şeyi boş verip kendimin neden olduğu bu yanlış anlaşılmayı düzeltseydim şimdi bu kadar uzamazdı bu yanlış anlaşılma.

"Sizi birkaç dakika bekleteceğim."

"Peki efendim, aşağıda bekliyorum."

Bay Seong gidince kapadım kapıyı ve yürüdüm hızla yatağa. Telefonu aldım ve bir kere daha düşünmeden aradım Yoongi'yi. Ne olursa olsun ona her şeyi açıklamak zorundaydım. Aradım defalarca ama ne açıyor ne de meşgule atıyordu. Telefon çalıp duruyor ve kendiliğinden arama sonlanıyordu.

Sıkıntılı bir nefes verip attım telefonu hızla yatağa. Onunla aramızın kötü olması neden kalbime iyi gelmiyordu ? Neden içimdeki sıkıntı dahada büyümüştü ve neden aklımdaki tek şey bu olmuştu ? Aklımdan çıkmıyordu Yoongi ve beni yanlış değerlendirmesi en büyük korkumdu -ki değerlendirmişti de. Buna ben neden olmuştum.

Bay Seong'u çok bekletmemek adına üstüme ceketimi geçirmiş ve aşağıya inmiştim. Benim için açılan arabaya atmıştım kendimi ve okula gitmek için acele etmesini söylemiştim Bay Seong'a. Hesap sormam gereken biri vardı ve bugün soracaktım.

IMPASSE | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin