17. Bölüm: İçindeki Deliyi Uyandırmak

10.6K 800 913
                                    

Babasına mutlulukla el sallayan çocuğa kocaman gözlerimle bakarken ne düşüneceğimi bilmiyordum. Ne yapmalıydım? O beni tanırsa ve babasına söylerse Cihan Hakkı Samyeli kesinlikle şüphelenirdi! Buna izin veremezdim ama başka bir çıkış da göremiyordum.

Elimle yüzümü kapatırken doğal görünmeye çalışıyordum. Sonuçta babası eninde sonunda onu gönderecekti. Belki yüzüme bakmazdı. Bunu ummaktan başka çarem yoktu.

Bay Samyeli oğluna kasılmış çenesiyle bakarken kızgın gibiydi. Altında şort, üstünde sıfır kollu bir üst bulunan Emir seri adımlarla babasına yaklaşırken mutlu gibiydi. Ters taktığı şapkası ve küçük küpesiyle cidden tatlıydı.

Dudaklarımı ısırarak denize bakmaya başladım. Elimle hala yüzümü kapatıyordum. Korumalardan ikisi Emir'in arkasında Bay Samyeli'nin önünde durdular. Emir'in gözü bir an bana kaysa da hemen babasına dönmesi uzun sürmemişti.

"Baba!" derken boynuna sarılmıştı. Cihan Samyeli kızgın olsa da ses çıkarmadı ve oğlunun kendisine sarılmasına izin verdi. Kendisi sarılmamıştı. Emir biraz bozuk yüzle doğruldu ama tekrar gülümsemesi uzun sürmedi.

"Burada olduğunu duyunca tatil için gelmek istedim." dedi. Cihan Hakkı Samyeli arkadaki korumaya öyle bir bakış attı ki adam yerinde titredi. Emir bunu fark etmedi.

"Bana haber vermeden gelmemeliydin." derken sesi soğuktu Bay Samyeli'nin. Emir yine hafifçe modu düşecek gibi olsa da buna alışık olacak ki kendini toparlamakta sıkıntı çekmedi. Birisinin babası yedi büyüklerden birinin üyesi olunca böyle oluyordu herhalde.

Emir, "Seni özledim. Aylardır görüşmüyoruz." dedi beklenti dolu gözlerle. Biraz zaman geçirmek istiyor gibiydi. Cihan Hakkı Samyeli beni gösterdi. Ona içimden bütün küfürleri yolladım. Ne sikime varlığımı hatırlatıyorsun lan?!

"Misafirim var, göremiyor musun?" dedi buz gibi bir sesle. Emir bana çevirdi gözlerini. Hala onlardan tarafa bakmamıştım. Kesin tanıyacaktı!

Emir elini bana uzattı. "Merhaba ben Emir Samyeli." Samyeli soyadıyla gergince yutkundum. Kaçış yoktu. Biraz aptal olmasını ummaktan başka bir şansım yoktu. Elimi yüzümden çektim ve ona baktım. Tepkisine bakmadan elini sıkarken, "Alaz." dedim. Soyadım biraz garipti, söylemek istememiştim.

Emir yüzüme dikkatlice baktı sonra gözleri büyüdü. Kesinlikle tanımıştı. Cihan Hakkı Samyeli bunu kaçırmadı ve ikimize garipçe bakmaya başladı. Emir şokla, "Alaz!" diye bağırmayla konuşma arası bir sesle. Babası oğlunun benim gibi bir suikastçiyi tanımasından zerre hoşnut görünmüyordu.

"Tanıyor musun onu?" derken oğluna bakmıştı. Emir iki elini önünde birleştirdi ve babasından gözlerini kaçırdı. Yanakları hafifçe kızarmıştı. Ah, hayır...

"Bir yerde karşılaşmıştık zamanında. Üniversite arkadaşlarımla oturuyordum o da katılmak istemişti..." diye konuşurken sesi daha da kısılıyordu.

Bay Samyeli'ye bakınca oğlunun cinsel tercihini biliyor olsa gerek bana pek de güzel bakmıyordu. Benim de bir ünüm vardı sonuçta. Ona soğuk gözlerle baktım. Bu, "Oğluna ilgim yok." deme şeklimdi ama Bay Samyeli inanmadı.

Emir babasıyla bakışmamızı böldü. "Sen Alaz'ı nereden tanıyorsun peki?" derken sesi meraklıydı. Yanakları hala kızarıktı ve bana bakmaktan kaçınıyordu. Bir Samyeli olduğunu bilseydim bir kilometre yakınına bile yaklaşmazdım.

"Aile dostumuzla bağlantısı var." derken sesinde benim anladığım bir ton vardı. Bu ton 'Sonra görüşeceğiz.' diyordu. Gözlerimi kaçırdım. Bu şeyle uğraşacak zamanım yoktu.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin