43. Bölüm: Tasmaları Serbest Bırakmak

5.7K 561 878
                                    

Gözlerimin altında morluklar oluşmuştu. Karşısında durduğum aynada kendime bakarken gözlerimin gösterdiği ifadeye ilk defa bu şekilde bakıyordum.

Yorulmuştum.

Yirmi sekiz yıllık hayatımda yaşadıklarımı bir şekilde sırtlamayı becermiştim ama onları atmayıp üstüne yeniler eklediğimi fark edememiştim.

Aynadaki ben kaçındığım bendi.

Ne zamandır uyumadığımı bilmiyordum. İkizler üç gündür kayıptı.

En son onların Fas'a kaçırıldıkları haberini almıştık ama her ihtimale karşı hala planlamalar devam ediyordu. Aileler kendi ülkelerine dağılmıştı, bu konuyu yakından ilgilendirenler hariç. Hala İtalya'daydık.

Açıkcası burada hiç mi hiç rahat hissetmiyordum. Rusya en azından güvenliydi. Karolek'in sıkı denetimleri sayesinde herhangi bir S.C.E.L haini yoktu. Ama İtalya öyle değildi.

Bu arada diğer aileler döndü diye bahsetmiştim ama sadece ailelerin ana grubu dönmüştü. Fas'a gideceğimiz için Emanuel burada kalmıştı.

Duyduğuma göre bu seferki görevde daha fazla kişi olacaktı çünkü önemliydi. Gittiğimiz yerde S.C.E.L ile ilgili önemli şeyleri bulacağımızdan neredeyse emindik. O yüzden bu göreve fazla önem veriliyordu. Bu benim işime gelirdi çünkü ilk ve en önemli amacım kardeşlerimi kurtarmaktı.

Bu arada önemli kişilerin bir arada kalmamasının daha mantıklı olacağı düşünüldüğü için tamamen farklı bir yerdeydik. Burası bir oteldi ama çok da bilindik sayılmazdı. Karolek ve bütün Vasiliev ailesine ait kişiler buradaydı. Krill acilen Rusya'ya dönmüştü. Arada bir konuştuklarını biliyordum. Karolek'e neredeyse her dakika başka bir haber geliyordu. Çok düzenliydi.

Bu benim biraz da olsa içimi rahatlatıyordu. 

Ama üç gündür ikizlerin onların elinde olması bu rahatlığı buhar gibi uçuruyordu.

Biraz eskimiş ama hala temiz olan lavaboda bir kez daha su çarpıttım suratıma. Damlalar hızla yüzümden aşağıya, boynuma kayarken gelmek üzere olan uykum bir kez daha açıldı. Şuan bir otel odasındaydım. Karolek'le aynı odada kalıyordum ama kendisini uzun zamandır göremiyordum.

Gözlerimi yumdum ve alnımı ovdum. O olmayınca hiç mi hiç uyuyamıyordum. Zaten olan bütün olaylar sağ olsun uyku bana uğramazken bir de o olmayınca daha da kötü olmuştum.

Aynada kendime baktım bir kez daha. Aynanın üzerindeki küçük lambalar aydınlatıyordu sadece etrafı. Karanlık çökmek üzereydi. Belki de çökmüştü, emin değildim. 

Aynada göz göze geldiğim Alaz bana benzemiyordu.

Ya da ben miydim?

İstemsizce yansımama elimi uzattım. Yansımam da elini uzattı. Gözlerim sızladı. İkimiz de aynı ifadeyi yapıyorduk. Yorgunduk, bitkindik ve her şeyin son bulmasını istiyorduk.

Birden yansımam hareketlendi sanki. "Görmüyor musun Alaz?" dedi hala elini bana uzatmış durumdayken. Gözlerim korkuyla irileşti ama elimi çekmedim. Kafayı mı yemiştim sonunda? Karşımdaki bana ifadesiz yüzle baktı. "Biz sana demedik mi hisler senin sonunu getirir diye?" devam etti.

Deliler, bana her zaman vesveseyi veren diğer kişiliklerim. Ya da her neyseler. Psikoloğa daha önce gitmediğim için bunun ne olduğunu bilmiyordum. Sadece uzun zamandır benle birlikteydiler. 

"Öyle mi dediniz?" diye fısıldadım başıma ağrı girerken. Birçok şey diyorlardı. Genelde takmıyordum ama dediklerinin çıkması beni artık geriyordu. Sanki mantıklı tarafım onlardı, şuan ki benliğim ise duygusal tarafımdı.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin