Ek Bölüm: 'Ona Bunu Çok Görme' (Yılbaşı Özel)

8.3K 558 346
                                    

Ara Bölüm: Ana hikayeden bağımsız, alternatif evren içeren bölümler.

Ek bölüm: Ana hikaye ile bağlantılı, geçmiş, anlatılmayan bir olayı içerebilen bölümler.

30 Aralık 1973

Beyaz kar fırtınası canlılara kükrercesine yağarken, etrafı mesken altına almıştı. Dışarıda acı çeken canlıların aksine içeridekilere seyirlik bir gösteri sunduğu da su götürmez bir gerçekti. Ama titrettiği camlar sayesinde arada bir insanlar da irkilmiyor değildi. Tabi sonuç olarak kar herkesin bir şekilde sevdiği ve saf olarak gördüğü bir şeydi. Elbette bu birçok insana göre değişiklik gösteriyordu.

Onu masum yüzlü bir şeytana benzetenden, en harika ölüm şekli olduğunu savunana kadar birçok düşünce var kar hakkında. Şuan kışın dışarıda fırtına koparken Rusya'daki uzak bir evin içindeki insanlar pek karı düşünemiyordu. Bulundukları ortam sıcaktı sonuçta. Hem, endişelenecekleri daha önemli şeyleri vardı. Onlar için basit bir hava olayını düşünmek zaman kaybıydı. Zaten isteseler de düşünemezlerdi, daha önemli konular vardı.

Koca malikanede bir söylenti kol geziyordu fısıltılarla dolaşarak. Her bir çalışan, birey korkarak da olsa düşündüklerini endişeyle bir diğerinin kulağına fısıldıyordu. Bazıları o araç bahçeye girdiğinden beri gözlerini bile kırpamıyordu, o kadar korkuyorlardı.

"Yine mi?" diye mırıldandı bir kadın hizmetçi diğerine. İki hizmetçi mutfakta, ocağın başında yan yana durmuş bir şekilde fokurdamakta olan yemeğe göz atıyorlardı. Arada bir arkalarında biri var mı diye kontrol etmiyor değildiler. "Daha yeni bir felaketten çıktık. Daha fazlasını kaldıramaz."

Endişeli sesiyle devam eden hizmetçinin sesinde hüzün vardı. Akan rusçasıyla çok iyi bir şekilde duygularını yansıtabilmişti sesine. Yanında onunla aynı duyguları hisseden bir diğer hizmetçi cevap vermeden fokurdayan yemeğe bakmaya devam etti. Sıkıntılı bir şekilde nefes almasını sadece arkadaşı duydu. Bakışları bir an pencereye kaydı. Kar fırtınası vardı.

"Hanımımız çok severdi..." diye fısıldadı gözleri kısılırken. Kar, bahsettiği kişiye göre insanı temsil ediyordu. Dışı güzel görünse de eğer tetikleyecek bir olay olursa ölümcül bir hale gelebiliyorlardı kimseyi umursamadan.

"Sesli bahsetme." diye mırıldandı diğer hizmetçi onun cümlesini duyar duymaz. Hafifçe yükselen sesini durduramadı. Dalgınca pencereye bakan hizmetçi onun aniden yükselen sesiyle irkildi ve ona baktı ne yaptığının farkına vararak. "Üzgünüm." diye mırıldandı eliyle alnını ovuşturarak. "Sadece çok gerginim. Neden o geldi ki buraya?"

Diğer hizmetçi çatılan kaşlarıyla birkaç şey söylemek için ağzını açmıştı ki takım elbiseli bir koruma mutfağa girdi ve onlara baktı ağzını açarken. "Emily, Rose!" Hafif sinirli ses tonuyla iki kadına seslenmesi onun sevmeyeceği bir hareket yaptıklarını bağırıyordu resmen. Kadınlar hemen kötü bir şey yapmamalarına rağmen toparlandılar ve karşılarındaki iri yarı adama baktılar. "Size o konu hakkında yorum yapmamanız gerektiğini söylediğimi sanıyorum?" dedi tehditkar bir sesle.

Emily ses tonuna karşı yutkundu ve gergin ellerini önünde birleştirdi. Karşısındaki iri yarı adam bu aileye çalışan onlarca kişiden biriydi. Bakmayın öyle çalışan dediğine, bu aileye çalışan herkes ama herkes disiplinli biriydi. Emily burada çalışmaya başlayalı neredeyse iki yıl oluyordu ve bu aile hakkında edindiği izlenimlerden biri de şuydu: Buz gibilerdi.

Aile üyeleri öyle çok da soğuk değildi. Zaten buz gibi derken onların kötü davrandığını kastetmiyordu. Sadece her ne kadar diyalog içinde olsalar da herkesin arasında aşılmaz bir mesafe vardı. Bu çalışanlar içinde geçerliydi. Bu öyle bir mesafeydi ki sanki hiçbir zaman kapanamayacak kadar büyüktü. Oysa ilk bakışta hiç yokmuş gibi görünüyordu.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin