22. Bölüm: S.C.E.L

8.9K 761 385
                                    

Elimde silah, karşımda düşmanlar. Sayıca fazlalar ve ölme ihtimalim yüksek.

Bu bana geçmişi hatırlatıyor.

Gözlerimi kapatınca gözümün önüne gelen sahneler buna benzer ama aynı zamanda tamamen farklı. Geçmişte işin ucunda para varken şuan elimde herhangi bir kazanç yok. Tek isteğim bunların işini bitirmek ve sağ salim geri dönebilmek. Ama aynı zamanda kanım kaynıyor.

Neden?

Ben ne zaman bu kadar muhtaç olduğumu bilmiyorum kana, katliama. Muhtaç mıyım? Eğer cidden öyleysem bu iyi değil. Ben kafayı sıyırmışım demektir. Kardeşlerime bile yaklaşmam tehlikeli olur eğer bu kadar manyaksam.

Hayır, yanılıyorum. Ben ne olursa olsun asla onlara zarar vermem. Ama örnek... Kötü örnek olurum?

Bilmiyorum. Gözlerimin keskinliği daha da artarken az önce birini vurdum. Tek atışta tam ortadan. İnsanlar şuan gözümün önünde atış tahtalarına dönüştü. Yanımda biri var. Aleksi. O da benim gibi. Ama o gülümsüyor.

Dudaklarım acıdı. Çok gerildiğini hissettim. Yukarı doğru. Ben de gülümsüyorum.

Ben neyi hak ediyorum? Eğer burada ölürsem 'İlahi adalet' mi denirdi ölümümün üzerine? Zengin çocukları karşımda titriyorlar şimdi. Onların önünde maskeliler. Anlamıyorum. Onlar da titriyorlar. Ellerinden anladım. Peki benim ve onun önünde titreyeceklerse neden buraya girdiler? Benim burada olduğumdan haberdar değillerdi.

Kafamda bir ışık yandı.

Bu işin benimle alakası yok. Benim için gelmediler. Vasiliev'lere yönelik bu.

"Komiksiniz!" Kahkaha sesi geldi yanımdan. Aleksi. Gülüyordu. Sonra onları vurdu. Refleksle kenara kaydım ve iki tane adamı tek kurşunla öldürdüm. Açı çok iyiydi.

Kanlar zengin çocuklarının üzerine sıçradı. Sadece bir dakikada onlara karşı gösterilen tehditler ortadan kaldırıldı.

Ama onlar bize canavarmış gibi bakıyorlar. Gözlerim boş boş onlara bakıyor. Kendime gelmeliyim. Şuan hiçbir şey hissedemiyorum.

Kendime gelmeliyim.

Bana korkakça bakan büyük gözlere bakarken kendime gelemiyorum. O gözlerin yansımasında bir canavar görüyorum.

Kendime gelmeliyim.

Bir yumruk yedim. "Gerizekalı!" Gözlerimi kocaman açarak yumruğun sahibine baktım. Aleksi. Zihnimdeki olaylar bir bir yerine otururken, "Bunun için sana kızmayacağım." dedim. Az önce bir tür halüsinasyon mu görmüştüm?

Ah, lanet olsun bilmiyordum. Ama şuan tek istediğim şey o bana yöneltilen korkunç bakışları görmemek. Beni kötü hissetiriyorlar ve bu da sinirimi çoğaltıyor. Kafamı iki yana salladım hızlıca düşünceleri dağıtmak için. Aleksi bana bir bakış attı sonra yerdeki silahlardan birini alıp kurşunlara baktı. Tekli silahı beline koyarken taramalıyı almıştı bile.

Ben de bir tanesini kavrarken, "Bunlar ağır." dedim. "Koşmamızı zorlaştırır." Aleksi silahında bazı şeyleri kontrol ederken benim gibi bakmadan cevap verdi. "Koşma zamanımız gelene kadar tarayabildiğimiz kadar taramalıyız. Sonra fırlatır atarız zaten. Tekli silahında kaç kurşun var?" Sonunda bakışlarını bana çevirirken ben de taramalıyı kontrol etmeyi bırakıp kenara koyduğum silahımın şarjörüne baktım. Beş tane kalmıştı. Bu yeterli miydi?

İçimden yetmesini umdum. Bir kez de olsa umduğum olurdu umarım. "Beş." dedim soğuk bir sesle. Beni sadece baş hareketiyle onayladı.

Arkamızda kalan çocuklar bize o kadar çok dehşetle bakıyorlardı ki auraları beni germeye başladı maalesef. Onlara bakmamak için direnmeye devam ettim. Son yedi yılda kardeşlerimle zaman geçirdiğim için bu tür olaylara çok katılmamıştım. Tabi arada taramam gereken gruplar olmuştu ama genel manada benliğimi göz önüne alırsak sadece yan gelip yatmıştım.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin