24. Bölüm: Toplanıyorlar Bir Araya

7.7K 734 607
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum↓

Derin bir nefes al.

Derin bir nefes ver.

Şuan sadece bu hareketi yapabildiğimin bilincindeydim. Az önce onun ağzından çıkan kelimeler bütün planlarımı ve umutlarımı resmen çöpe atarken daha ne yapabilirdim ki?

Sırtımı daha çok yasladım kenarlıklara. Hala onun gözlerinin içine bakarken mümkün olmasa da arada bir şaka, yanlış anlaşılma arıyordum ama yoktu.

Yarın mahkemeye çıkacaktım.

Saat kaçtı emin değildim.

Gecenin 3'ü? 4'ü?

Yarına kaç saat kalmıştı?

Gülmek istedim. Yarına kaç saat kaldığı önemli değildi. Zaten yaklaşık on dört on beş saat sonra beni ayıracaklardı kardeşlerimden yola çıkmak için.

Hayır, hazır değildim.

Ama onlar benim hazır olup olmamamı umursamıyorlardı.

"Vay be." diyebildim sadece. Yüzümde yamuk ama hüzünlü bir sırıtış oluştu. "Bu kadar erkene almalarının nedenini benden hemen kurtulmak olduğunu savunabilir miyim?" Karolek bir süre sessizce yüzümü izledi ve, "Neden hemen kendini öldürüyorsun?" diye sordu. Ne diyeceğimi bilemedim. Kendimi mi öldürüyordum?

Eh, haklılık payım yok muydu? Eğer erkene aldılarsa o kadar olay arasından en kolayını hemen çözmek değil miydi amaçları? Öyle olmalıydı.

"Hadi ama." dedim bu sefer sırıtarak. Ayaklarımı tamamen yere sabitlemiştim. Ellerimi ise arkamdaki yere sarmıştım, yanlış bir hareket yapmamak için. Dişimi sıktım. "Bunun açık manası fazlaca belli. Umut etmenin alemi yok."

Karolek'in gözlerindeki ifadeye bakılırsa bana katılmıyordu ama herhangi bir laf söylemedi ya da benim rahatlamamı sağlayacak sözler söylemedi.

Kahkahalarla gülmek istedim. Cidden istedim ama sadece sustum.

"Kardeşlerin..." dedi Karolek sadece. Bir süre duraksamasına ne gibi bir mana yüklemeliydim Kafayı sıyıracaktım. O kadar garip bir hisle dolmuştum ki elimi sıktığım yerden bıraksam kanlar içinde kalacak gibiydim.

"Onlara bir şey olmayacak. Emin olabilirsin."

Yani, o da benim ölümümü kabullenmiş miydi? Gözlerinin en derinine bakmak istedim ama karşılaştığım tek şey kalın bir duvardı.

Geçiş izni yoktu.

"Ne sandın, Alaz?" diye mırıldandı içimdeki deli. "Senin gibi bir katili kim kurtarır, Alaz?"

Yutkundum. "Ben masumları öldürmedim!" diye bağırdım ona karşı. Ben hiç masum canı yakmamıştım. "Ben sadece suçluları, en az benim kadar pislik olanların canını aldım! Aptal mısınız?! İyi biri asla kötüleri yenemez!"

Cevap vermedi. Bir şey demedim. Bir süre Karolek ve ben sessizce karşı karşıya oturduk ama ikimiz de farklı düşüncelere dalmış gibiydik. Bir süre daha geçti. Bu kısa gibi görünse de güneşin doğumu başlamıştı.

Çok ama çok uzun süre dalmış olmalıydık kendi iç dünyamıza. Ben ise o süre boyunca sadece geride kalanları düşünmüştüm. "Ben sadece kurtulacağım belki bu dünyadan. Asıl acıyı geride kalanlar çeker."

Doğru muydum? "Hayır." diye cevap verdi içimdeki delilik. "Onlar da unutacak. Kendi ruh eşlerini bulduklarında herkes unutulur. Herkes."

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin