8. Bölüm: Yunanistan

10.8K 1K 800
                                    

Etrafıma göz attım ve hemen önümde duran taksiciye yunanca seslendim. Taksici sesimle bana baktı ve hemen elimdeki bavulları koymam için bagajı açtı.

"Teşekkürler."

Adam yunan gibi görünmediğim için kendi dilinden konuşmamı garipçe karşılasa da bir şey demedi. Arabayı çalıştırınca mırıldandım "Athena oteli." Adam sadece başıyla onayladı. Bende dışarıyı gözetlemeye başladım.

Çok sinirliydim. Onların bana zarar vermek istemesine değildi sinirim. Tuana ve Timur'a da zarar vermek istemişlerdi. Derin bir nefes aldım. Sakinliğimi geri kazanmalıydım.

Otele varınca hemen parayı verdim ve bavulumla aşağıya indim. Bavulum küçüktü zaten. Bir de silah çantam vardı. Sıkıntı yoktu. Her şeyi kökünden halledecektim. Otele varınca önceden rezervasyon yaptırdığım için hemen odama çıktım ve bütün araçlarımı yatağa döktüm. Elime Browning Hi-Power'ı aldım ve şarjörünü kontrol ettim. Tamamdı.

Yedekte kalması için birkaç şarjör daha doldurdum. Beklemenin lüzumu yoktu. Bu heriflerle daha önce de uğraşmıştım. Patronlarını biliyordum.

Anatoli Konstantinidis.

Dudaklarımı dilimle ıslattım ve üzerime sıcağa rağmen uzun bir kaban geçirdim. Silahımı saklamak için idealdi. Neyse ki bana yakışmıştı, herkes sadece modaya uyan bir manyak olduğumu düşünebilirdi.

Silah çantamı alırken giysilerimin olduğu çantayı bıraktım. Daha odaya gireli bir saat olmadan çıkmak zorunda kalmak sinirimi bozsa da işlerim öncelikliydi.

Ağır çantayı bir hiçmiş gibi taşıyarak caddeye çıktım. Buraları hayal meyal hatırlıyordum. Hafızam kuvvetliydi. Yıllar geçmesine rağmen hatırlıyordum. Bir süre sadece yürüdüm ve etrafı gözetledim. Sonra malum caddeye girdim. Ünlü ailelere ait olan barların olduğu caddeye.

Caddeye kocaman bir çantayla giremezdim. Bir kere şüphe çekerdi. O yüzden çatılardan dolaşmaya karar verdim. Böylesi daha kolaydı benim için. Hemen bir tanesinin çatısına çıktım. Normal bir kafe olduğu için görülmeden gitmek zor olmamıştı.

Şansa bakın ki çatılar yakındı. Bunu ilk defa yapmayacaktım. Geçmişten gelen tecrübeler şuan bana yardım ediyordu.

Elimdeki ağırlıkla kaç kere düşme tehlikesi geçirdim bilmiyorum ama hiçbir kameraya yakalanmadığımı bildiğim için çok rahattım. Sonunda girmek istediğim barın çatı katına atladım. Tozlanan pantolonumu silkeledim ve kırışan üstümü olabildiğince iyi hale getirmeye çalıştım. Onun en önemli adamalarından biri burada takılıyor olmalıydı.

Çantamı alarak çatı katında bulunan kapıdan aşağıya inmeye çalıştım. Acilen şu çantayı halletmeliydim. Gözlerimi kıstım. Umarım şuan yakalayacağım adamın arabası vardır.

İstediğim yere gelince etrafa göz attım. Her yerde sarhoş ve dans eden insanlar vardı. Onları itekliyerek ilerdim. Avımı bulunca hemen yanındaki boş sandalyeye yöneldim. Oturduğumda çantayı da yanıma bırakmıştım.

"Bir konyak."

Sesimle barmen bana döndü. Bir süre beni süzdü. Ben de ona boş bakışlarımla karşılık verdim. Bana çapkınca sırıtıp göz kırptı ve istediğimi verdi. Bir şey demedim ve yanımdaki adama dönemeden konuştum.

"Anatoli Konstantinidis ile randevum var." Türkçe konuşmuştum. Birçok yunan mafya türkçe bilirdi. Bana şaşkınca baktı sonra bakışları sertleşti.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin