Yutkunduğumda boğazımı arşınlayan şeyin adı neydi? Her şeyi parçalarken ve bir şey yapamamanın verdiği o aşağılık his benliğimi intihara iterken o duvara bakmayı kesebilmiştim. Derin derin nefesler alırken hemen kendimi toparlamam gerektiğini ve Volkan Amca'yı bir hastaneye götürmem gerektiğinin bilincindeydim.
İçimdeki deliliği bir kenara çekmek her ne kadar zor olsa da en azından çabaladım. En sonunda bilincimi kazanınca etraftaki durumu görebilmeye başladım. Her yer parçalara ayrılmıştı. Ayrıca kenarda gerçekten kötü durumda olan biri vardı. Dikkatli bakınca onun Kamber olduğunu fark ettim.
Siktir.
Derin nefesler alıp, yer yer öksürmeye başlayınca gitmiş olduğu bilincini geri kazandığını anladım. Elimle Volkan Amcaya tampon yapmaya devam ederken ona seslendim. "Kamber!" Kamber yüzünü buruşturdu.
Vücudu bir kan birikintisinin üstünde uzanıyordu. Herhangi ağır yaraya sahip olup olmadığından emin değildim. Sırtımdan terler boşalırken bir kez daha seslendim. "Kamber! Ses ver!"
Gözünü zar zor açtı ve etrafı izledi. Bilincini tam olarak kazanamadığı için beni ve Volkan amcayı fark edemedi. En sonunda ona bağırmamla birlikte irkilerek bana bakabildi. Gördüğü karşısında şok olsa da buna izin vermedim.
"Kendine gel! Ayağa kalkabilir misin?! Kamber!" Birkaç kere daha öksürdü. Ona bakarken sabrımın benliğimi zorladığını, içerde bir yerde sesin bana, "Durma!" diye bağırdığını hissettim. O sese, "Kes sesini!" diye cevap versem de artık durduramayacağımı biliyordum.
Kamber tek kolunu kanlı parkeye yaslayarak hafifçe doğrulduğunda üstünden kanların damladığını daha net görebildim. Onunla birlikte ben de yüzümü buruştururken mırıldandım. "Volkan amca iyi değil. Bana yardım edebilir misin? En azından dış kapıyı aç."
Kamber endişeli gözlerle bir bana bir de kucağımdaki Volkan amcaya bakarken başıyla onayladı. Sağ ayağının aksaması gözüme çarparken bunun en iyi yaralarından olduğunun bilincindeydim. Kapının açılmasıyla birlikte içimden kimsenin etrafta olmamasını diledim. Bu ne kadar mümkündü bilmiyorum ama bu kadar şeyin baya gürültülü olacağını biliyordum. Etrafta kimsenin olmadığından dolayı bu gürültüyü kimsenin duymadığını düşünüyordum.
Normalde bütün mahallenin başımıza toplanması gerekiyordu. Volkan amcayı sırtlarken adımlarım seriydi. Dışarıda çalıştırılan araba motorunun sesini duydum. Kapından çıktığım an ayağımla kapattım ve seri bir şekilde açık olan arka kapıdan sırtımda Volkan amcayla girdim.
Kamber kötü durumda olmasına rağmen anında gaza bastı ve evden uzaklaşmamızı sağladı. Derin nefesler alırken araba bagajındaki silah kutumu düşünüyordum. Neyse ki Bay X ile görüşmeden önce bazı önemli şeyleri almıştım. Volkan amcaya tampon yapmaya devam ederken artık bu önemli şeyleri yanımda taşıyamayacağımı biliyordum. Onları bir yere koymalıydım. Yanımda taşıyarak zaten büyük bir risk alıyordum. Şu saatten sonra olacakları kafamda kurgularken onları saklama isteğim git gide büyüdü.
Kamber'e bakarak, "Nereye sürüyorsun?" diye sordum. Volkan amcanın bilincinin kopmaması için uğraşırken Kamber'le konuşmak içimdeki bazı kişiliklerin iplerinin kopmasına neden oldu.
Kamber, "Yer altı doktoru..." diye mırıldandı kaburgasını tutarken. "Antalya'da tanıdığım bir yer altı doktoru var. Hastaneye gidemeyeceğimizi en iyi sen bilirsin Alaz."
Başımla onayladım. Onun bir muhbir olmasının yararlarından biri de her yerde bir tanıdığı olmasıydı. Volkan amca doğrulmak için beni iteklerken ona kaşlarımı çatarak bakabildim. "Volkan amca..." diye itiraz edeceğim sırada bana ters bir bakış attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE BATAKLIĞI
Acción"Kanlı geçmişi ardında bırakmak sadece kaçıp gitmekle başarılabilecek bir şey değildi." Gerçek adını bile saklayarak yaşayan 'Berat' iki kardeşiyle birlikte normal bir hayat sürdürüyordu. Ta ki kanlı geçmişi onu bir kez daha bataklığa çekene dek. Fa...