29. Bölüm: Alevler Ardında

9.4K 652 526
                                    

5 Şubat 1990, 23:17

Bangır bangır çalan müzik başımı duvara vurarak parçalama isteğimi körüklüyordu. Gecenin karalığında bulut toplamış gökyüzüne başımı kaldırmış bakarken ağrıyan gözlerimi ovuşturarak tahriş etmeyi sürdürüyordum. Sıcak nefesimi dışarıya üflediğim gibi gözümün önünde farklı şekillere bürünürken yutkundum.

Oturduğum teras benzeri yerde daha fazla duramayacağımın farkındaydım. İşim vardı ve ben hala burada bir nevi aylaklık ediyordum ama umurumda değildi. Moralim şu sıralar cidden bok gibiydi ve etrafta kan çıkarmamak için ben de bu tür yöntemlere başvurmak zorunda kalıyordum.

Sızlayan bileğime bir bakış atarken aralar çok fazla göreve çıktığımı biliyordum. Vücudumdaki ezilmeler, morluklar ve yaralar... Hepsi bana hatırlatıyordu bir insan olduğumu ama yetmiyordu. Evet, benim de bir sınırım vardı insan olarak ama eğer durursam yapamazdım. Yaşama isteğim tamamen sönerdi, biliyordu.

Dilimi ağzımın içinde sinirle gezdirerek yan tarafta kusan ve hemen biraz önümde resmen sevişen çiftlere bakarak, "Siktirin gidin orospu çocukları!" diye bağırdım. Kusan adam beni belki de duyamazken bile sevişen çift ani sesle birbirlerinden ayrıldılar ve ayık olmayan gözlerle etrafa baktılar. Kadın olan bakışlarını bana çevirirken erkek olan da beni fark etmişti.

"Ne var lan?" dedi adam kabaca. Yerde bir dizimi kendime çekmiş alttan alttan ona bakarken pis pis sırıtmadan duramamıştım. Şu orospu çocukları bu aralar iyice sinirlerimi bozmaya başlamıştı. "Ne mi var ebesini siktiğim?" dedim gözlerimde garip bir ifadeyle ayaklanırken. Belki de onu buradan aşağıya fırlatmalıydım?

Adam ayaklanan bana garip bir bakış attı ama yanındaki kadının yanında rezil olmayı kendine yediremeyeceğini belli eden tereddütlü bir şekilde kıza bakarken daha da sırıtmaktan kendimi alamadım. Cidden, sinirliydim. Çok ama çok sinirliydim.

Beni tanımıyordu büyük ihtimalle. Tanısa bile o an kafasının beni bir şekile sokabileceğinden emin değildim. Ellerimde daha birkaç saat öncesinin kanı varken bir tanesini daha yapabilir miydim? Yapardım. Ama karşımdaki masum olabilirdi... Bunu umursamayı bırakmış mıydım ki?

Kafamdaki delirme hissi artarken son zamanlarda susmak bilmeyen sesler yine konuşmaya başladı ve aynı anda damalı elim adamın yakasına yaklaştı. "Alaz... Onun nefesini kesmeye ne dersin? Alaz..." Ses fısıldarken elim gömleğinin yakasını kavradı. Adam kaşlarını çatarak alkollü nefesini suratıma üfleyecek şekilde ofladı ve artislik olsun diye eliyle elimi tutmaya çalıştı. O ara kadın çığlığımsı bir ses çıkararak geriye adımlamıştı. Düşmüş olan omuz askısını takmazken dengesini sağlamaya çalışarak bizi izlemeye başladı.

"Nefesini kesmek mi?" diye sordum fısıltıyla adamın gözlerine irileşmiş gözlerle bakarken. Elime vuran eli bende bir tepki yaratmadığı için daha da sinirlenmişti karşımdaki. Dudaklarım titredi ve kaşlarım alaylı bir şekle büründü. Kafasını duvara mı çarpsam? Boğazındaki soluk borusunu mu ezsem? Aşağıya mı sallandırsam? Ne yapsam... Ne yapsam...

"Ne diyorsun sen be?" dedi karşımdaki gücümün şakaya alınmayacak türde olduğunu kavrarken. Beni büyük ihtimalle sarhoş olunca kafayı yiyen insanlardan sanmıştı. Bir nevi haklıydı. Kafayı yiyenlerdendim ama sarhoş olmama gerek yoktu. Ben normal halimde bile aklımı kaçıralı çok oluyordu. O sesler ise bunun kanıtlarından sadece biriydi.

Yakasında sıktığım elimi tuttu ve bu sefer daha insanca yaklaşmaya çalıştı gözümdeki ifadeden ürkerken karşımdaki adam. "Dostum sarhoşsun... Biz de sarhoşuz... Boş ver."

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin