28. Bölüm: Sırtında Yük Olmasına İzin Verme

16.5K 823 2.2K
                                    

Medyadaki kişi sizce kime benziyor?

Medya için E-Rabbit'e buradan teşekkürler!

Bu arada ilk defa bu kadar uzun bölüm yazdım uyarayım. Yorumlarınızı ve oylarını bekliyorum çünkü 40 oy geliyor 3-5 kişi yorum atıyor hayır yoruma mı değmez bir hikaye anlamadım ki. Çok okunmuyor hikaye biliyorum ama bir iki yorum atınca adam dövmüyorum arkadaşlar yahu :D

Camın kenarında durmuş bir elimle kolyemin ucuyla oynarken dışarıyı izliyordum. Kafamda birbirine karışmış olan düşünceler beni rahatsız etse de bunları analiz etmem gerektiğinin bilincindeydim. Garip şeyler oluyordu.

Buraya geleli iki gün olmuştu.

O gün Maksim Vasiliev'in de evden çıkıp amcasının önünde başını eğmesinden sonra kalbime şüphe tohumları düşmüştü. Aslında olması gerekenin tam olarak da bu olduğunu biliyordum ama şuana kadar yanında durduğum, öpüştüğüm, sevdiğim insanın aslında tamamen farklı bir karaktere de sahip olduğunu fark etmek benim için şaşırtıcıydı. İçimde filizlenen tohumun adı meraktı.

Onu keşfetmek için öyle bir yoğun arzu duymuştum ki birdenbire ellerim ve ayaklarım benden bağımsız ona ulaşmak için çabalamaya uğraşmıştı. Kimsenin olmadığı bir yerde onu hapsetmek, gözlerinin içine bakıp, "Kimsin sen?" diye sormak istiyordum. Tam olarak kimsin ve bana göstermediğin özelliklerin neler?

Elbette bunu yüzüne söyleyememiştim. İlk önce kardeşlerimle birlikte yeni ve garip ortama hızlı bir şekilde uyum sağlamalıydım. Gerçek şu ki bu evde kimse Karolek'in gözlerinin içine tam olarak bakamıyordu. Sanki bu onlara yasaklanmıştı. Ya da korkularından dolayı bakamıyorlardı.

Hiçbiri mantıklı gelmiyordu çünkü Maksim Vasiliev ondan korkmuyordu. Diğer evdeyken gayet rahatça yüzüne bakıyordu ama burada mutlak bir saygı çerçevesinde onla konuşuyor, onunla sohbet ederken sesini yükseltmiyordu.

Dediğim gibi, buradaki ortam diğerlerinden tamamen farklıydı.

İlk öğrendiğimde çok şaşırmıştım ama görünüşe bakılırsa bu Karolek'in gerçek eviydi. Asıl evi yani. Beni buraya getirmesi delilikti.

Bu mesaj açıktı.

Onun bizzat kendi evine getirdiği kişiler aile tarafından dokunulmaz ilan edilirdi. Benim ihtiyacım yoktu. Bu ilk önce baya başımıza iş açabilirdi. Ama nedense bu hareketi beni cidden etkilemişti.

Nedense gibi lafları bırakalım. Nedeni apacıktı. O tür ilgiden bir haber benliğim bu tür hareketler karşısında bozguna uğruyor, bir yabani gibi, 'O ne ya?' dermiş gibi davranışlar sergiliyordu. Daha önce bu kadar açık bir şekilde benimle ilgilenen tek insan Karolek'ti.

Benim anladığım kadarıyla evine getirmesinin anlamları buydu ama bana atılan kaçamak bakışlara bakılırsa buraya gelmemin daha derin anlamları vardı ama ben henüz bunu bilmeye hazır değildim.

İki günde evi dolaşabilmiştim. Girmemem gereken odalar vardı. Buna şaşırmamıştım. Büyük ihtimalle kilerde gizli bir kapak vardı, oranın nereye indiğini bilmiyordum ama kurcalamayacaktım. Ayrıca çalışanların binası bahçenin arkasındaydı. Bizden uzaktı. Arsa o kadar büyüktü ki bir basketbol sahaları bile vardı. Helikopter pisti olduğunu da sadece işitmiştim.

Burası resmen bir kaleydi. O kadar çok koruma vardı ki sadece bunların görünen kısmı olduğuna yemin edebilirdim.

Neyse, şimdiki zamana dönelim.

İki gün boyunca yaptığım tek iş kıçımı devirip yatmaktı. Burayı keşfetmek hariç. Bunun da bir nedeni vardı elbette. Yakın zamanda elime görevin gelmesi an meselesiydi. Beni asla boş bırakmazlardı büyük yedili. Karolek'in eline geçeceğini bildiğim için içim rahattı. Her an tetikte beklesem bile ruhen neredeyse hazırdım gelecekte olabilecek olaylara.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin