30. Bölüm: İkizler Teorisi

9.9K 621 562
                                    

Kökünün nerede olduğunu unuttuğum acının ucu kendini gösterdiği gibi boğazımı yakarak bir bir sözcükler olarak ortaya dökülmüştü. Aramızdaki birleşmeden sonra bunların olacağını aklıma bile getirmemiştim. Onun gerçekten zeki biri olduğunu biliyordum ama beni böyle yakalamış olduğunu fark edememem benim güçsüzlüğümden mi kaynaklıydı yoksa onun akılalmaz benliğinden mi?

Ne kadar geçti ben kendimi ona bu kadar açalı emin değilim. Hikayemin en önemli kısımlarından birini anlatırken bir kez olsun ağzını açıp yorum yapmamıştı. Arada onun yüzüne bakarak anlatsam da genellikle bakmamak tercihimdi.

Aklım o güne giderken ellerimi durmadan yumruk yapmış sonra ise bulunduğum yerin farkına varıp tekrar gevşetip durmuştum. Ben şuan birilerinden küçük kardeşlerimle kaçmıyordum, olabileceğim en güvenli yerde duruyordum.

Karolek benimleydi.

Güneş artık tamamen doğmuştu. Ağzımdan derin bir nefes verirken beş dakika önce altına bir eşofman geçirerek odadan çıkan Karolek'in ardından bakıyordum. Bir şey dememesi beni rahatlatsa da onun bu konu hakkındaki düşüncelerini de merak etmiyor değildim. Sonunda gözlerimi kapattım ve ben de ayaklandım.

Odanın içindeki banyoya yavaş adımlarla giderken vücudumun her yerinin ağrıdığını yeni fark ettim. Gece gerçekten sert geçmişti. Her yerimde morluklar olması muhtemeldi ama en çok kalçalarım acıyordu.

Banyoya girdim. Gözlerim ilk olarak aynaya kaydı. Tahmin ettiğim gibi berbat görünüyordum.

Gözlerimin altı mosmordu. Boynumda boğulduğumu ifşa eden el izleri vardı. Dudaklarım istemsizce yukarı kıvrıldı ve onun el izlerine dokundum. Onun ellerinin her zaman üzerimde olduğunu bilmek beni mutlu ediyordu. Artık kalbimin atışlarının hızlanmasını kabul ediyordum. Beynimde dönüp duran düşünceleri engellemediğim için kendimi rahatlamış hissediyordum.

Omzumla boynum arasında kocaman morluğa bakarken hafif kan sızdığını görmek yüzümü buruşturmama neden oldu. Çok sert ısırmıştı.

İsteksizce arkamı döndüm çünkü en çok acıyan yer orasıydı. Altı yıldır herhangi bir cinsellik faaliyetinde bulunmadığım için vücuduma fazla gelmesi normaldi. Ama bu farklıydı. Biz normalden daha farklı ve acı verici şekilde sevişmiştik. Her ay yapan biri bile bunu kaldıramazdı.

Gözlerim kalçalarıma kaydığı gibi kapattım. Tanrı'm! Cidden, bunu bekliyordum ama görmek farklıydı elbette. Mosmordu, çürükler vardı ve resmen yanıyordu. Eğer elimi değdirirsem büyük ihtimalle acıyla inlerdim. Ben nasıl sert bir yere oturacaktım? Acıya alışkındım ama tepki vermem kaçınılmaz gibi bir şeydi.

"Hay ben..." diye mırıldandım dişlerimi sıkarak acıyı geri plana atarken. En iyisi ılık su ile duş almaktı. Gözümü küvete çevirdim ve suyu açtım. Sıcak su küvete dolarken gözlerimi ovaladım. Biraz uykusuz gibiydim.

Suyun dolmasını beklerken şampuanlara baktım. Rusçayı okumakta biraz zorlanıyordum ama az çok anlamıştım. Su tam dolmadan kapattım ve dişlerimi sıkarak bir bacağımı kaldırarak küvete girdim. Anında yanma hissi gelirken, "Yaparken bu kadar değildi bu ya." diye isyan ettim. Girmem biraz zor olmuştu ama sıcak su anında iyi gelmişti.

Rahatlamayla inledim ve sırtımı küvetin kenarına yaslayarak bir süre hiçbir şey yapmadım. Sonra saçımı yıkardım, ilk önce bu rahatlığı sonuna kadar kullanmak istiyordum.

Gözüm kenardaki perdemsi şeye takıldı. Duş kabin olmadığı için onunla kapatılıyordu kapıdan giren biri küvetteki kişiyi görmesin diye büyük ihtimalle. Elimi uzatarak ucunu tuttum ve çektim.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin