Sezgi ile bir kafede karşılıklı oturmuş birbirimize bakıyorduk. Şimdiye kadar ikimizden de ses çıkmamıştı. Burası tanıdık bir kafeydi. Beni tanıyan garson hemen menüyü bırakmış ve kaçmıştı. Sezgi ise hala sigarasını tüttürüyordu.
"Konuşsan artık?" Sezgi bana bakarak homurdandı. Sandalyemde dikleşip ona baktım. Evet, artık konuya girmeliydim.
"Girle olayını hatırlıyor musun?" Gergin sesimle sordum. O olay olduğunda benim de işin içinde olduğumu bilen nadir kişilerden biriydi. Kaşlarını çattı ve sigarasının külünü küllüğe savurdu. Ona bakmaya devam ettim.
"Nasıl unuturum? O olay gerçekten büyük bir başarıydı. Aynı zamanda büyük bir kayıp." Kafamla onayladım. "Ne demek istediğimi anlamışsındır." Sezgi bana keskin gözlerle baktı. Ne istediğimi anlamıştı. O da ölümleri duymuştu. Hatta bilgisi bile vardı. Eskiden olsa az miktara öterdi ama yıllardır haber vermeden kaçak durumdaydım ve karşımdaki kadın bana çok sinirliydi. Nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum.
"Anladım ama maliyeti fazla olacak. Eskisinden daha fazla." Bana sinirli gözlerle baktı. İçinde bir yerlerde beni dövmek istediğini çok fazla belli ediyordu. "Ne istiyorsun?" Sezgi bitmiş sigarasını söndürdü.
"2000 dolarını alırım." Homurdandım. "Yuh be." Bana çemkirdi. "Bu kadara kurtardığına şükret ahmak!" Kafamı başka yere çevirdim. Hiç de şükredemezdim.
Bir süre sessizce oturduk. Bana merakla bakıyordu. "Sor." Dalmış olacak ki sıçradı. "Ne?" Ona kaşlarımı çatarak söyledim. "Ne soracaksan sor." Sezgi alt dudağını ısırdı. Çekindiğinde hep böyle yapardı. Ne soracaktı?
"Şey..." Derin bir nefes aldı. Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Bunca yıl... Ne yapıyordun Alaz?" Ona dalgın gözlerle baktım. Ne mi yapıyordum?
Son yedi yıl resmen gözlerimin önünden geçti. Yaşadıklarım gerçekten hayal edilebilecek kadar kolay bir şey değildi. İlk yıllarda çektiğim zorlukları hatırlayınca kalbim sıkışıyordu. Tek ben değildim. Onlar daha küçüktü o zamanlar. Ve daha yeni kurtulmuşlardı oradan.
Onlarla kaçtığımda üçümüz de büyümek zorunda kalmıştık. Yaşadığım en boktan yıllarımdandı. Ama pişman değildim. Yine olsa yine o yangının ortasında aynı kararı verirdim. Yedi yıl önce gitmemi sağlayacak olay aklıma gelince gözlerimi dışarıya diktim. Geçmiş canımı yakıyordu.
"Orada burada işte." Diye cevap verdim. Geçiştirdiğimi anlamıştı. Öfkeli gözlerini gözlerime dikti. "Söylentiler doğru mu?" Sesindeki imayı anlamıştım. Bana karşı gardını almıştı. Sinirlenip ortalığı dağıtacağımı düşünüyordu. Eski ben olsam onu boğazlardım. Boş boş ona baktım. "Değil."
Sezgi şaşkınca bana baktı. Böyle bir tepki beklemiyordu. "Sen..." Şaşkınca mırıldandı. "Çok değişmişsin Alaz. İyi mi kötü mü karar veremiyorum." Saçımı kaşıdım ve cevap vermedim.
Bir süre daha sessizce oturduk. Kendisinin sipariş ettiği kahveyi yudumladı. Buralar çok değişmemişti. Bu kafe yenilenmişti anlaşılan. Eskiden kitapların olduğu bölüm kaldırılmış, yerine masalar konulmuştu. Eski duvar koyu kahverengiye boyanmıştı. Gözlerimi kıstım.
"Merak ettiğin bir şey yok mu?" Ani sorusuyla kafamı yavaşça ona çevirdim. Gözlerinde çekingen bir ifade vardı. Kızıl saçlarını arkaya attı ve kendini yelledi. Terlemeye başlamıştı. Gözlerimi ona dikmeye devam ettim. "Neyi mesela?" Soğuk sesimle sorduğum soruyla yerinde dikleşti. Ne söyleyeceğini bilemiyor gibiydi.
"Biliyorsun... Gidişin biraz olaylıydı." Alaycı bir şekilde güldüm. "Biraz mı?" Sezgi dudaklarını büzdü. "Tamam baya olaylıydı." Parmaklarımla masada bir ritim tuttum. Sezgi devam etti. "Yani senden sonra olanlar." Gözlerimi yuvarladım. "Çınar'dan duydum." Gözlerini ilgiyle kıstı. "Onun evinde kalıyorsun yani?" Burnumdan alaycı bir nefes verdim. "Bilmiyorsun sanki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE BATAKLIĞI
Aksiyon"Kanlı geçmişi ardında bırakmak sadece kaçıp gitmekle başarılabilecek bir şey değildi." Gerçek adını bile saklayarak yaşayan 'Berat' iki kardeşiyle birlikte normal bir hayat sürdürüyordu. Ta ki kanlı geçmişi onu bir kez daha bataklığa çekene dek. Fa...