Final bölümü olarak son kez yorumlara diyorum.
Her yerde siren sesi yankılanıyordu. İnsanların bazıları kaçmak için koşuştururken bir çoğu denizdeki manzarayı görmek için aralardan sıyrılmaya çalışıyordu.
Geminin içinde bulunan bir görevli karanlıkta denizi daha iyi görebilmek için koca feneri doğrulturken, "Bu da ne..." diye mırıldandı kendi kendine. Yanındaki arkadaşı elini garip renkteki suya uzattı ve avuçladı. Parmakları arasından dağılan su geri denize dönerken adamın yüzünde karmaşık bir ifade vardı.
"İki saat oluyor düşeli ama bu sıvının dağılmasını hala durduramadık. Ne olduğu da belli değil ki." derken eliyle denizin yüzeyini göstermişti. Ayrıca yan taraflarda duran polis tekneleri de işlerini zorlaştırıyordu. Enkazı bulup aynı zamanda içindeki cesetleri çıkarmaları gerekiyordu polislerin ve kendileri gibi araştırmacılar da onların işlerini zorlaştırması yüzünden denize yayılan şeyin ne olduğunu çözemiyorlardı.
"Sabah olsa da hemen hızlansa bu iş." diye sızlandı adamın arkadaşı. Adam yanındaki röfleli arkadaşına bakarken kafasını onaylamaz anlamda salladı. Kendisi de istiyordu ama çabuk çözülecek gibi durmuyordu.
Arkadaşı yanında biraz daha homurdandı, sonra ekip lideri ona seslenince gitmek zorunda kaldı. Üzerindeki cekete sarılan adam arkadaşı gittikten sonra hafif dalgalı denize bakmaya devam etti.
Bir an istemsizce elini suya uzattı. Suyun rengi biraz değişikti. Sanki kan dökülmüş gibi duruyordu. Bu da kendisini istemsizce ürkütüyordu. Daha önce bu renkte bir sıvı görmemişlerdi. Eğer petrol dökülseydi son zamanlarda geliştirilen bir organizma sayesinde temizlemeleri kolay olurdu. O organizma petrol yiyip içinde depolayan bir canlıydı o yüzden artık petrol kazasında ne yapacaklarını şaşırmıyorlardı.
Kötü olan şuydu ki bu farklıydı.
Kırmızı denizi eline aldı ve çıkarmadı. İstemsizce ileri geri salladı ve garip bir şey hissetmek istedi. Bilinmeyen sıvıya elini sokmak çok da mantıklı sayılmazdı ama şimdiye kadar birçok kişi yapmıştı bunu ve herhangi bir yan etkisi yoktu.
"Yine de araştırılmalı." diye düşündü araştırmacı. Elini sudan hafifçe çekti ve çömdüğü yerden kalkmak istedi ama elini tam çekemeden bir şey hissetti.
Gözlerini eline çevirdi.
Eline çarpan şey ölü bir balıktı.
Sonra birçok ölü balık kıyıya vurmaya başladı.
***
Radyodan gelen sesleri daha fazla dinlemek istemiyordum ama bir yandan da bilmemiz gerekiyordu.
Araba asfalt yollarda kayarcasına ilerlerken derin bir nefes aldım. Uzun zamandır dinlenmeyen beynim ve bedenim iflas etmek üzereydi ama beni uyutmayan şeyler vardı.
Bora Bozkurter, babam, ölmüştü.
Elimi alnıma yasladım ve, "İlaç işe yaramadı." diye fısıldadım ağrılı bir sesle. Yanımda duran Karolek elini alnıma koydu ve yüzümü ona çevirmemi sağladı. Bana bakarken, "Uyuman gerek." diye mırıldanmıştı. Ellerim titredi. Ben de uyumam gerektiğinin farkındaydım ama uyuyamıyordum. Sadece on dakikalık uykumda bile yaşadığım olaylar tekrar tekrar beynimde oynatılırken nasıl uyumamı beklerdi?
"Nereye gidiyoruz?" diye mırıldandım hala Amerika'da olduğumuzu bilerek. Havalimanına gitmiyorduk çünkü dediğim gibi, ülkede ortalık fena halde karışmıştı. Bizim gibi kişiler ilgi çekerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE BATAKLIĞI
Aksiyon"Kanlı geçmişi ardında bırakmak sadece kaçıp gitmekle başarılabilecek bir şey değildi." Gerçek adını bile saklayarak yaşayan 'Berat' iki kardeşiyle birlikte normal bir hayat sürdürüyordu. Ta ki kanlı geçmişi onu bir kez daha bataklığa çekene dek. Fa...