1. Bölüm: Normal Yaşama Alışmış

19.1K 1.2K 709
                                    

15 Nisan 1997

Elimdeki tepsiyle geri dönerken şefe doğru bağırdım. "Hamburger çocuk menüsünden bir tane bir de tavuk salatası. İki tane de taze sıkılmış portakal suyu. Masa beşe!"

Şef hemen emirler yağdırırken ben de diğer hazırlanmış yemek tabaklarını tepsiye doldurdum ve masa yediye doğru yürümeye başladım. Uzun zamandır bu işte çalıştığım için çok yemek taşımakta sorun çekmiyordum. Yetenekli de sayılırdım zaten. O yüzden işimi layıkıyla yerine getirebiliyordum.

"Buyrun siparişleriniz." Dört kişilik aileye yemeklerini verirken gülümsedim. Gülümseme önemliydi. Onlarda bana sevecen bir şekilde gülümserken en çok sevdiğim müşteri tipinin böyle olduğunun bir kez daha farkına vardım. Böyle küçük aileler iyi olmakla birlikte bize zorlukta çıkarmıyorlardı. Geç kalsak bile ilk önce nedenini soruyorlardı. En sevmediklerim ise yeni çiftler ve genç topluluk oluyordu.

Şu sevgili olan çiftlerdeki erkek tarafı genellikle üstünlüklerini belirtmek için değişik değişik laflar edip sinirimi bozuyorlardı. Yakışıklı olduğum için hemen karşısındaki dişiye üstün tarafını gösterme eğilimine sahiptiler. Genç gruplar ise genellikle laf yediğim için sevmediğim tiplerdendi. Ya kızlar beni keser taciz ederlerdi ya da erkekler tarafından kurban ilan edilir hep bir sorun yaratmaya çalışırlardı. Öyle tiplerin olduğu masaya bakmamaya çalışıyordum ama sadece altı tane garson vardı burada. Hangimiz neye yetişecekti ki? Aşçı mı servis edecekti yiyecekleri?

Basit bir restorandı burası. Bazı ana yemekler çıkar ve belli başlı yiyecekler ile birlikte tatlılar vardı. Birkaç saatliğine gezmeye çıkmış insanların öğle yemeği için uğrayacağı bir yerdi. O yüzden öğlenleri boş masa bulunmuyordu bile. Bize de fazla iş çıkıyordu tabi.

Elimde tepsi ile geri dönünce yeni gelen müşterileri gördüm ve oraya yöneldim. "Ne istersiniz efendim?" Yaşlı adam menüye bakarak mırıldandı. "Bir et döner bir de iskender. İki tane de ayran." Not alırken mırıldandım. "Başka bir şey?" Kafalarını olumsuz bir şekilde sallayan yaşlı çift ile sırıtmamı saklamaya çalışarak geri döndüm. Böyle yaşlı çiftleri görünce gülümseyesim geliyordu.

Saate baktım siparişleri söyledikten sonra. Daha diğer siparişler hazır olmadığı için içeceklerin alındığı kısma yaslandım ve etrafa baktım. Vardiyamın bitmesine az kalmıştı. Sabah saat 07:30'dan akşam 16:00'ya kadar çalışıyordum. Sonra diğer vardiya sahipleri geliyordu. Saat daha 15:25 idi. Vardiyam bittiği an çıkmam gerekiyordu çünkü iki küçük kardeşimi okullarından almam gerekiyordu. Aslından okulları 15:45'de bitiyordu ama beni yaklaşık yarım saat beklemek zorunda kalıyorlardı.

İki tane kardeşim vardı. İkizlerdi ve baş belalarının tekilerdir. Yarım saat okulun kütüphanesinde beni bekleyip çalışıyorlardı. Yedinci sınıfa gitseler bile şimdiden düzenli çalışmayı öğrenmişlerdi. Gerçi... Bunu zaten yapmak zorundaydılar.

Bir an geçmişe aklım gidince irkildim. Siktir... Kafamı işime vermeliydim. Kafamı kaldırıp boydan boya cam olan tarafa baktım. İlgimi son model araba çekti. Bu aralar fazla yeni araba görüyordum. Belki de insanlar zenginleşmeye başlamıştır ha?

Hafifçe sırıtarak hazır olan siparişleri masaya götürdüm ve koydum. Bu araba telefonum titremişti.

Elime alıp bakınca biraz şaşırdım açıkcası. "OKUL" yazıyordu ekranda. Saate bakınca daha okulun bitmemiş olduğunu gördüm. Neden bu saatte beni arıyorlardı?

Telefonu açıp kulağıma dayadım ve el haraketleriyle Ela'nın benim masama bakmasını istedim. "Alo?"

"Berat Bey ile mi görüşüyorum acaba?" Tiz bir kadın sesi duyunca iyice yoğunlaştım. Bu müdirelerinin sesine benziyordu.

GÖLGE BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin