Aklıma öyle fikirler geliyorki yazmadan duramıyorum. Ve evet, ben işsizim bütün gün evde oturuyorum T-T Başlık çok ciddi görünebilir ama bölümü okuyunca aslında öyle olmadığını anlayacaksınız. Neyse okuyun hemen! Çok heyecanlandım!
''Görevimizi anladınız değil mi?'' dedi Anko-san. Sakura, İno ve Hinata başını salladı.
''Orochimaru'nun yeni deneklerini kurtarmak,'' dedim. Anko başını salladı.
''Ben ve Hinata yeri tespit edeceğiz. Misaki eğer varsa onların mühürleriyle ilgili sorunları halledecek ve İno planımızın ana işini yapacak. Sakura'nın görevi zaten belli.''
Bir keze daha başlarımızı salladık. Sakura ile o günden sonra pek konuşmamıştık. Zaten ardından iki gün geçmişti. Benden özür dilemişti ve ben de kabul etmiştim. Uzatacak halim yoktu.
Yola çıktık. Hepimiz art arda ağaçların üzerinden ilerliyorduk. En önde Anko-san vardı ve en arkada ben.
Orochimaru'nun deneklerini sakladığı yere gidiyorduk. Aslında bakarsanız yollarını kesecektik. Zamanlamamızın tutmasını ve şansımdan dolayı karşımıza garip bir rakip çıkmamasını umdum. Özellikle Akatsuki...
Hızlı bir şekilde ilerliyorduk. Güvencemiz byakugandı.
''Saat 7 yönünde yakşalık yarım kilometre uzaklıkta birileri pusuda bekliyor,'' dedi Hinata.
Akarui'yi çağırır çağırmaz, ''Ben hallederim, devam edin,'' dedim. Yine gereksiz bir kaç ninjaydı işte. Onları halledip gruba geri döndüm. Akarui çok dikkat çektiği için onu göndermeliydim. Tahminimizce Kabuto denekler ile ilgileniyordu ve ona yakalanmak istemezdik. Tekrar grubun en arkasına geçtim.
Anko-san bakışları ile soru soruyordu.
''Bir kaç serseri daha. Bir şey söyelememe izin verin ama hangi görevim böyle başladıysa işler pek iyi gitmedi,'' deyip herkesin içine kurt düşürdüm. ''Merak etmeyin sadece benim başıma bir şey gelir.''
''Çok rahatlatıcı oldu gerçekten,'' dedi İno. Gözlerini devirdiğini arkasından bile anlayabilirdim.
''Hadi kızlar hızlanıyoruz!'' dedi Anko ve dediğini yapıp hızını arttırdı. Onu takip ettik.
Yol o kadar sıkıcılaşmıştı ki giderken su ile ilişkimi test ediyordum. El mühürlerimi yapıp yağmur yağdırmaya başladım.
''Şu işi biraz ciddiye al Misaki!'' dedi Anko-san. ''Ya düşman bir anda yağmur yağmasını garip bulup kaçarsa?''
''Hava zaten bulutluydu. Ben yağdırmasam birazdan yağardı,'' dedim omuz silkerek.
''Kakashi seninle nasıl uğraşıyor anlamıyorum.''
Sırıttım ve devam ettim. Yağmur yağdığında da böyle oluyordu. Yağmurun altındaki herkesi seziyordum. Sakura, İno, Hinata ve Anko-san. Üstelik az ötemizdeki beşli grup... Hemen durdum. Benimle birlikte Hinata da durmuştu.
''İlerdeler,'' dedi ince sesiyle.
''Hayır, onlar kage bunshin,'' dedim parmağımı ısırıp düşünmeye başlamışken.
''Nasıl anladın?''
''Bilmiyorum,'' dedim gururla.
''Bu gurur duyulacak bir şey değil!''
''Peki neredeler?'' dedi Anko-san, İno ve benim tartışmamı keserken.
İyice odaklandım. ''Gölün karşı tarafındalar.''
''Gidelim! Sakura, Hinata ve ben yerden gidiyoruz. Misaki ve İno havadan!'' dedi Anko-san ve hemen ağaçtan atladı ve ben ikinci kez Akarui'yi çağırdım. Suyu pek sevmezdi ama yapacak bir şey yoktu. Kanatları alev aldı. İno çığlık attı. Çünkü hem yanan bir şeyle uçuyordu hem de Akarui çok hızlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
FanfictionEğer 7. takımın bir üyesi daha olsa nasıl olurdu? ''Hokage-sama kararınıza sonuna kadar saygılıyım fakat Team 7 biraz şey... Naruto ve Sasuke zaten anlaşamıyor biliyorsunuz, ayrıca Sakura onları idare edebilecek biri değil. Üstelik Misaki... Yani bi...