Acı Haber

999 72 28
                                    

Kaç dakika oldu bilmiyorum fakat uzun süredir Ikari'yi inceliyordum. Kyuubi'nin çakrası ha? Bu çok havalı. Ama bunu fark etmemiş olmam ayrı bir olay... Her neyse.

Ayağa kalktım ve sonunda onu yerine koydum. Bir ay sürem vardı nasıl olsa, onunla yapacak bir şey bulurdum. Yatağıma uzanıyordum ki camın önünde bir gölge belirdi. 

''Sen kimsin?'' Anında savunma pozisyonuna geçtim.

''Benim,'' dedi Sakura. 

''Orada durma içeri geç!'' dedim korkunun verdiği sinirle. Sonra hemen sakinleştim.

''Ne oldu?'' diye sordum. Yatağa yayıldım o da yatağın kenara oturdu. Elleriyle oynuyor ve sıkıntıyla iç çekiyordu.

''Misaki yardımına ihtiyacım var. Çok değil sadece biraz...'' 

''Ne konuda?'' dedim ilgiyle.

''Bir mühür hakkında-''

''Kabul ediyorum.''

''Daha açıklamamıştım,'' dedi gözlerini devirirken.

''Sorun değil, ilgimi çekiyor. Kabul ediyorum işte daha ne istiyorsun!?'' diye şakasına kızdım. O da gülümsedi. Sonra işaret parmağımla mutfağı gösterdim.

''Yemek?''

''Olur.''

***

Dün akşam söz verdiğimiz gibi Sakura ile planladığımız yerde buluştuk. Burası Konaha'ya yakın bir gölün yanıydı.

''Demek Tsunade-sama kullanıyor bunu ha? Vay canına!'' Sakura başını salladı.

''Senden çok büyük bir yardım istemiyorum, sadece başlangıçta edebilirsen iyi olur.''

''Zaten bir tek başlangıçta yardım edebilirim,'' dedim gülerken. ''Çakranın kontrolü senin işin.''

Ve çalışmaya başladık. Sakura bana mührün nasıl bir şey olduğunu açıklıyor ve bende buna göre yardım etmeye çalışıyordum. Gerçekten uzun bir süre konuştuktan sonra Sakura fiziksel olarak denemeye başlamıştı bile.

''Sen onunla uğraşırken ben başka bir şey ile ilgilensem olur mu?'' diye bağırdım hafif ilerde çalışan Sakura'ya.

''Tabii istediğini yap.''

''Aslında sana minnettarım. Bütün o işlerden kurtuldum,'' dedim.

''İyiliğinin karşılığı,'' dedi son kelimeyi uzatırken. Ağacın altına oturdum ve yanımda getirdiğim parşömenleri önüme serdim. Bu parşömenler Orochimaru'nun sığınağından aldıklarımdı. Bir tanesini elime alıp uzunca baktım.

''Yeniden canlandırmada neyin nesi? Neler ile uğraşıyordun Orochimaru?'' 

''Bir şey mi dedin?'' diye seslendi Sakura.

''Ah, hayır sana demedim.'' Omuz silkip kaldığı yerden devam etti.

Edo tensei... Bu kadar tehlikeli bir şeyin bir ülkenin ya da bir örgütü eline geçmesi demek işlerin kötü bir hal alacağı anlamına gelirdi. Bu Konaha için de geçerliydi. Konaha'yı sadece Tsunade-sama yönetse ona güvenim sonsuz ama işin içinde Anbu'sundan bilmem ne heyetine kadar bir sürü kişi vardı. Böyle bir jutsu tam anlamıyla savaşmak için kullanılırdı. Gerçi yapılması kolay değilmiş.

Okumaya devam ettim. ''Hmm. Orochimaru bile biraz ölü diriltebiliyormuş sanırım.''

''Böyle deyince bir garip oldum. Ölü diriltmek.'' Kendi kendime sanki ürkmüş gibi yaparken Sakura bana garip garip bakıyordu. Elimi salladım ve güldüm. Bu 'takma sen beni' anlamına geliyordu. 

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin