Eğer annem birden beni tuzağa düşürmeseydi ona sarılacaktım. Ona, kendisinin hatası olmadığını söyleyecektim. Babamın hala onu sevdiğini ve benim de onu sevdiğimi söyleyecektim. Ama bunları birazdan patlamak üzereyken yapamazdım.
''Anne bu ne?'' dedim etrafımdaki mor kafese bakarak.
''Ah, bunu Anbu'dan öğrenmiştim.''
''Peki bundan nasıl çıkacağım. Bir tehlikesi var mı?'' Mor camlara dokunmaya kalkıştım ama birden kafes elektriklendi. Ani bir refleksle çektiğim elim kıpkırmızı olmuştu. Az daha yanıyordu.
''Eğer bir kaç dakika sonra kafesin, içindeki her şeyi kül edeceğini saymazsak-''
''Elbette sayacağız!'' Sıkıntıyla kafesi inceledim. ''Bunun bir zayıf noktası var mı?''
Annem kafese yaklaşıp olduğu yere çöktü ve o da benim gibi incelemeye başladı. ''Bilmiyorum.''
''Ne demek bilmiyorum?''
''Bunu öğrenip başka hiçbir şeyi araştırmadım. Zaten kullanmıyordum ama baban öldükten sonra ikimizi korumak için lazım olur diye öğrenmiştim. Kullanmadım. Bilirsin içindeki kişi ölüyor.''
Elimi alnıma vururken, ''Şimdi kızın ölecek,'' diye söylendim.
''Bozmak isterdim ama kontrolümü iyiden iyiye kaybediyorum,'' dedi. Onu zorlamamaya karar verdim.
Bandajımı açtım. Arkam anneme dönük olduğu için göremiyordu ama birden kafesin etrafından koşup tam önüme geçti. Hafif eğilerek kocaman bir sırıtmayla bana bakıyordu.
''İkisi de kırmızı olduğu için pek belli olmuyor ama çok havalı!''
İç çektim. ''Yaptığın kafesi bozmak için çakra harcıyorum anne.''
Hala gülmeye devam ederken konuştu. ''Bana böyle anne deyince annesine huysuzlanan normal bir kız gibi oluyorsun. Bu harika hissettiriyor.''
Gülümsemeden edemedim. ''Zaten annesine huysuzlanan bir kızım. Tek sorun normal olmamam.'' Onunla biraz daha vakit geçirme isteği bedenimi sarmadan işime geri döndüm. Sharingan ile kafesi inceledim. Kafesin her yerinde çakra eşit miktardaydı. Bakışlarımı yere çevirdim. Yerin altından da kafes devam ediyor ve birleşiyordu.
Gözlerimi tekrar yukarı kaldırdım. Tam sağ köşede bir bozukluk vardı. Bu annemin elini koyup jutsuyu yaptığı yerdi.
''İşte burada,'' dedim. Kılıcımı çıkartıp rüzgar tipi çakrayla kaplanmasına izin verdim. Ve dik bir şekilde daha deminki yere soktum. Kafesten gürültülü bir şekilde elektriklenme sesleri duyuldu. Sesler giderek artınca annem telaşla bir şeyler söylemeye başladı. Ama onu duymuyordum.
Sesler artık doruk noktaya ulaştığında bir parlaklık oluştu. Elimi gözlerime siper ettim. Ortalığı şimdi büyük bir sessizlik kaplamıştı. Kafes kaybolmuştu ve geride bir iz bırakmamıştı.
''Korkuttun beni,'' diye söylendi annem.
Daha sonra birden savunma pozisyonuna geçti ve ardından atak yaptı. Yumruğu karnımı neredeyse delerken arkaya doğru uçtum. Yine de ayaklarımın üzerinde denge sağlamayı başarmıştım.
''Üzgünüm,'' dedi ağzını kapatırken. ''Bence beni mühürleme vaktin geldi.''
''Baş edilmesi zor birisin,'' dedim. Doğrulup yere bakan kılıcımı yukarı kaldırdım. ''Ama haklısın.''
Gözlerinden bir üzüntü geçse bile gülümsedi. Yapacağım şeyden haberi yoktu. Ama buna emin olmadığım için onu umutlandırmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
FanficEğer 7. takımın bir üyesi daha olsa nasıl olurdu? ''Hokage-sama kararınıza sonuna kadar saygılıyım fakat Team 7 biraz şey... Naruto ve Sasuke zaten anlaşamıyor biliyorsunuz, ayrıca Sakura onları idare edebilecek biri değil. Üstelik Misaki... Yani bi...