Sonunda Özgürlük

988 75 20
                                    

Dışarı kendimi atar atmaz soluklandım. Bu adam her şeyi nasıl biliyordu? Hem neler saçmalıyordu? Bu kadar basit bir şekilde konuşması saçmaydı. Bir Anbu birine hemen öyle her şeyi anlatmazdı değil mi? Sai bile anlatmazken! Ama dedikleri bir türlü aklımdan gitmiyordu. Tüm bu Akatsuki meselesi de neydi?

Sıkıntıyla köy merkezine gittim. Bir ramen yesem fena olmazdı. İchiraku'yu gidip yerime kuruldum. Gelen ramen pek ilgilenmiyordum gerçi. Aklım hala Danzou'nun söylediklerindeydi. Ya da sadece her ne istiyorsa beni çağırmasındaydı.

''Düşünceli görünüyorsun?''

''Kakashi-sensei.''

''Bu halin ne?'' dedi yanıma otururken. Ona anlatabilirdim. Ona anlatmak istiyordum!

''Bana yardım edebilir misin?'' diye sordum. Etrafına bakındı.

''Tamam, ilk önce onu atlatalım.''

Sanırım biri beni takip ediyordu. Bu zaten tahmin ettiğim bir şeydi. Başımı salladım. 

***

''Senden beklendiği gibi sensei!'' dedim hayranlıkla. Eski bir Anbu olduğuna şaşmamalıydı. Şimdi bir uçurum aşağımızda uzanıyordu.. Gün batımı harika bir manzara katıyordu. Uçurama oldukça yakın bir yerde duran ağacın yanına oturduk. Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sardım. Güneş gözlerimi yakmazken onu izlemenin keyfini çıkarmak gerekiyordu. Kakashi-sensei yanımda sadece anlatmamı bekliyordu.

''Seni dertlerime ortak edeceğim için özür dilerim,'' dedim hala güneşe bakarken. 

''Dalga mı geçiyorsun? Senelerdir her şeyi tek başına üstlendin. Açıkçası biraz daha insanlara güvenmeseydin senden şüphelenecektim.''

Güldüm. ''Neden şüphelenecek mişsin?''

''Bir ajan falan olduğundan,'' dedi gülümserken. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum. Suratım düştü. 

''Sensei,'' dedim derin nefes alırken. ''Bir sürü aptalca şey yaptım. Ben gerçekten üzgünüm.''

''Naruto'dan ya da Sasuke'den fazla değildi. Dert etme.''

O aptallar... Kakashi-sensei takım yönünden sanırım azıcık şanssızdı.

''Danzou beni çağırdı.''

''Danzou? Anbu lideri?''

Başımı salladım. Biraz sessizlik oldu. 

''Benden ne istediğini sormayacak mısın?'' diye sordum. 

''Az çok tahmin ediyorum,'' dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. 

''Bu da ne demek?'' 

Kakashi-sensei'nin nefesini verdiğini duydum. ''Tsunade-sama'da bunun olacağını biliyordu. Ama bu kadar erken olacağını bilmiyorduk. Seni Anbu'ya davet etti değil mi?''

Her şey daha berbat bir hale geliyordu. Ne demek Tsunade-sama'da biliyordu?

''Hayır, resmi olarak bir şey söylemedi,'' dedim. ''Ama Tsunade-sama derken neyi kastediyorsun? Neyi biliyordunuz?''

''Misaki... Yeteneğinin ne kadar büyük bir yankı uyandıracağını bilmiyorsun. Özellikle her şeyin daha da hararetlenmeye başladığı şu zamanlarda.''

Saçlarımı karıştırdım. Biri bana her şeyi açık bir şekilde anlatsa ölür müydü? 

''Kakashi-sensei lütfen bana düşündüklerini, bildiklerini hepsini anlat! Bir şeyler bilmeyince kendimi savunmasız hissediyorum.''

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin