Yerdeki saçları temizledikten sonra üzerime bir şeyler geçirip dışarı çıktım. Antrenman yapmadan önce biriktirdiğim parayla alışveriş yapmak istiyordum. Kıyafetlerim çok eskimişti. Hepsi de oldukça yıpranmıştı. Yenilerini almak istiyordum. Ayrıca kırmızı renginden de sıkılmıştım.
Bulut Köyü'nin sokaklarında gezerken buranın da Konoha gibi olduğunu hissettim. Suna'ya ilk gittiğimde çok şaşırmıştım. İnsanları soğuktu ve pek dışarıda görünmüyorlardı. Tabi Gaara geldikten sonra değişmiş olabilir.
Sokağın ve ana caddenin her yerini alt üst edip yiyecek bir şeyler aldıktan sonra geri dönmeye karar verdim. Fakat çıkmaz bir sokağın en sonundaki dükkan dikkatimi çekmişti. Issız görünüyordu çünkü caddenin aksine oraya kimse girmiyordu.
Kim böyle bir yerde dükkan açmak isterdi ki?
Merakım adımlarımı yönetti ve kısa sürede kendimi giysi dükkanının önünde buldum. Eski kapıyı açıp içeri girdiğimde zil sesi sessizliği bozdu. Yaşlı bir ninenin sesi duyuldu. Ve ardından karşıda duran kapıdan çıktı. Elindeki suyu tezgaha bıraktı ve kambur belini düzeltmeye çalışarak bana baktı. Gözleri maviydi. Gülümsediğinde yüzü kırıştı. En az yetmiş yaşında vardı.
''Hoşgeldin kızım,'' dedi hala gülümserken. Bende gülümsedim.
''Hoşbulduk.''
Titreyen eliyle bana sandalyelerden birini gösterdi. Hemen geçip oturdum. O da karşıma oturdu.
''Bir şey istiyor musun?'' dedi. Başımı iki yana salladım.
''Sadece,'' dediğimde dükkanı süzüyordum. ''Savaş için bir şeyler almak istiyordum ve ardından bu dükkanı gördüm. Kıyıda bir yerlerde kalmıştı ve ıssız görünüyordu.''
İç çekişini duydum. Ama üzgün değildi. ''Bu dükkan eşimden kalma. Onu bırakmaya kıyamıyorum. Üstelik bu işi geçinmek için yapmıyorum.''
Buna sevinmiştim. Fazla kazanacağını sanmıyordum.
''Aslında bakarsan bir önceki raikage bize güzel bir dükkan teklif etmişti ama buradan ayrılmadık. Her şey görünüş değildir değil mi?'' Kahkahasını duydum.
''Raikage size neden böyle bir şey teklif etti ki?''
Titreyen ellerini sandalyenin kenarlarına koydu. Anlaşılan kalkmaya çalışıyordu. Hemen yardım ettim.
''Teşekkürler,'' dedi. Sonra köşedeki büyük sandığı açtı ve içinden bir şeyler çıkardı; mont, çizme, bir kaç kürk ve kumaş.
Tezgahın üstüne özen gösterek serdi. Daha sonra elimi uzatıp kumaşa dokunmamı sağladı. Şaşkınlıkla ağzım açıldı. ''Yumuşacık,'' dedim.
''En kaliteli malzemelerden yapıldı. Şanslı bir kızsın değil mi?'' dedi.
''Emin değilim,'' derken güldüm.
''Öylesin,'' dedi. ''Bu dükkanı pek insan fark etmez ama köy dışındaki saygıdeğer kişilerden bile çok fazla sipariş gelir buraya.''
''Pahalı olmalı,'' dedim aldığım onca saçma şeyi hatırlarken.
''Değiller. En azından sana değiller,'' dedi.
''Hak etmediğim bir şeyi almayı sevmem.''
Bir süre durdu. Başını iki yana salladı. ''Konoha'dan buraya ne için geldin?''
Alın bandımı takmadığım halde nereden bilmişti?
''Savaş için fakat siz?''
''Nereden mi biliyorum? Sırtındaki amblemden.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
FanfictionEğer 7. takımın bir üyesi daha olsa nasıl olurdu? ''Hokage-sama kararınıza sonuna kadar saygılıyım fakat Team 7 biraz şey... Naruto ve Sasuke zaten anlaşamıyor biliyorsunuz, ayrıca Sakura onları idare edebilecek biri değil. Üstelik Misaki... Yani bi...