Kaçak Ninja

1K 77 23
                                    

''Nereye gidiyoruz?'' dedim Sasuke'yi takip ederken.  

''Seni çıkışa götürüyorum,'' dedi. Başımı salladım.

''Köye haber vermem lazım zaten Akarui'yi gönderecektim.'' Kollarımı birleştirdim ve yürümeye devam etim. Bir anda durdu.

''Neden köye haber göndereceksin?'' dedi. Şüpheli bakışlar atıyordu.

''Neden mi? Ben buraya zorla getirildim Sasuke! Büyük ihtimalle herkes beni arıyordur. Onlara ufak bir gezintiye çıkacağımı söyleyeceğim.'' 

Sasuke bir kez daha, ''Kaç kere söyleyeceğim? Sadece git buradan,'' dedi. 

''Kaç kere söyleyeceğim? Ne istersem onu yaparım.''

Onun yanından geçtim ve yürümeye başladım. Koridor ikiye ayrıldığı zaman sağa döndüm.

''O taraftan değil.''

''Ha, tamam.'' Hemen diğer tarafa döndüm.  Merdivenler gözüktü. Heyecanla yukarı çıktım. Güneşi özlemiştim. Yüzümü ısıtmasına izin verdim ve temiz havayı ciğerlerime çektim. Hemen parşömeni ve kalemi çıkarıp yazmaya başladım.

Tsunade-sama ben iyiyim. Ufak bir tatil yapacağım. Güzel şeyler ile dönmeyi planlıyorum. Bana kızma hepsi Kabuto'nun suçu. 

''Bu iyi,'' dedim ve Akarui'yi çağırdım. ''Bunu Tsunade-sama'ya götür Akarui.''

Sasuke'ye döndüm. ''Konaha ne tarafta?'' diye sordum.

''Batı'ya doğru, ormanı geçsin sonra bilindik yerlere geliyor zaten.''

''Onu duydun. Dikkatli ol!'' dedim o havalanırken. Aynı zamanda el sallıyordum.

''Gerçekten gitmeyeceksin ha?'' dedi ama cevabımı duymadan içeri girdi. Ben de takip ettim. Yine uzunca bir yol yürüdük. Geldiğimiz yer geri kalan yeraltından tamamen farklıydı. Daha teknolojikti. Sasuke çelik kapıyı açtı. Burası benim olduğum odadan tamamen farklı bir boyuttaydı. Odaya mavi tonları hakimdi. Her yerde tüpler vardı ve odanın ortasında ufak bir havuz vardı. Hemen gidip elimi soktum.

''Hey bunun içinde biri var!'' dedim geri çekilirken ve biri kafasını çıkardı.

''Bu da kim?''

Ne Sasuke ne de o beni takmadı bende odayla ilgilenmeye başladım. Tüplerden bir tanesine vurduğumda içindeki ahtapotumsu garip canlı bana döndü.

''Sen çok tatlısın ama.''

Birden dişleri çıktı ve gözleri kırmızıya döndü. Sanki bana ulaşabilecekmiş gibi geri çekildim. Bu hayvanlara yazıktı. Ne kadar ilaca maruz kaldıklarını merak ettim. Odanın diğer ucuna gittim. Burada ufak bir dolap vardı. Çeliktendi. Herhangi bir kilidi yoktu. İçimden bir ses burada bir şeyler var diyordu. Kılıcımı çıkarttım ve kesmeye çalıştım ama dolaba ulaşmamıştı bile saldırım. Çenemi kaşıdım. ''Bir çeşit koruma jutsusu olabilir mi?'' 

Dolabın etrafını dolaşmaya başladım. İşte burada. Yerdeki tozları üfleyince dolabın etrafına çizilmiş şeyler belli oluyordu. Hemen bağdaş kurdum ve yazıların üzerini iyice temizledim. Kağıtları ve mürekkep ile kalemimi çıkardım.

''Bir bakalım... demek öyle. Bunu buraya yazarsak...''

''Misaki ne yapıyorsun? Gidiyoruz,'' dedi Sasuke. 

''Bir şey keşfetmek üzereyim.''

''Bu kızda kim?'' diye sordu daha deminki beyaz saçlı çocuk. ''Bir Senju?''

Arkamdaki koskacaman senju işaretine bakarsak tabiki bir Senju'ydum, niye soruyor ki? 

''Senju Misaki. Konahalı bir ninja,'' dedim basitçe. Bu sırada mühürü çözmüştüm. Bir rüzgar etrafımızı sardı. Ve oda sarsılmaya başladı. Sasuke elini alnına vurdu. Tavan çöküyordu. Sasuke kolumdan yakaladığı gibi çıkışa sürüklemeye başladı beni.

''Hayır hayır, bu sarsıntı o dolabın içinde çok büyük bir şey olduğunun işareti,'' dedim geri gönmeye çalışırken.

''Emin ol hayatından değerli değildir.''

Merak tüm bedenimi ele geçirirken bir anda Sasuke'nin elinden sıyrıldım. Hemen kılıcımı çıkardım ve dolabı kestim. Üstüme düşen bir  tüpü Sasuke engelledi. 

''Bak! Buradan aşağıya bir yol var,'' dedim ve kaydırağa benzeyen yere atladım. Arkamdan kahretsin dediğini duyuyordum. 

Boş, kare ve küçük bir odanın içine düştüm. Popomu tuttum ve ayağa kalktım. Burası taştandı. Ve hiçbir şey yoktu.

''İmkansız,'' dedim fısıltı şeklinde. 

Arkamdan Sasuke tavandaki delikten indi. O benim gibi düşmemişti. Ve onun ardındanda ismini daha demin Sasuke ona seslenince öğrendiğim Suigetsu indi. 

''Burası da ne böyle?'' dedi.

''O kadar sıkı korumalı bir şeyin böyle boş bir odaya açılması imkansız,'' dedim.

''Zaten boş değil.'' Sasuke'ye döndüm. Sharinganını açmış odayı tarıyordu. Sağ duvarı gösterdi. Hemen gidip duvara dokundum. Tabiki açılmamıştı ama bende çakra seziyordum. Kılıcımı çıkardım ve kesmek için hazırlandım. 

Diğerinin aksine bu kesilmişti. Ama duvarın yıılmasına rağmen arkasında mavi bir şey vardı. Cam tarzıydı. Dokunduğum an elime elektrik çarptı. 

''Bunu açabilir misin?'' dedim Sasuke'ye dönüp. Sharingan ile zaten bunun için uğraşıyormuş gibi görünüyordu. Sonunda kılıcını çıkardı. Kılıcı elektriklendi. Mavi şeyin belirli yerlerini kesti. Koruma biraz daha elektriklenip tamamen söndü. Önümüzde büyük bir oda duruyordu. Oda bir köprüye açılıyordu. Burası daha çok bir mağarayı andırıyordu. 

''Şuna bakın. Tabutların burada ne işi var? Bence çıkalım!'' dedi Suigetsu. Köprünün aşağısında dağınık bir şekilde duran tabutlara baktım.

''İçlerinde bir şey var mı?'' dedim Sasuke'ye.

''Yok.''

İlerlemeye devam ettik. Sadece Sasuke ve ben ilerliyorduk çünkü Suigetsu bizi kapının önünde bekleyeceğini söyledi. Köprüyü geçip yuvarlak zemine geldik. Şimdi benim dilimde konuşuyorlardı işte. Yerde bir kapak vardı ve mühürlüydü.

Biraz uğraştıktan sonra açtım. Ve kapak açılıp içinden taş bir sütun çıktı. Üstünde bir kutu vardı. 

''Değerli bir şey olmalı.''

Kapağı açık olan kutudaki kağıtları elime aldım. Sasuke'nin görüş alanında olmadan kağıtları açtım.

Bu da ne böyle?

''Neymiş?'' dedi. Merak ederdi tabi. Şu an yüzümdeki ifade nasıldı kim bilir.

''Hiçbir şey.''

''Yüzünde dünyayı mahvedecek bir silahın yerini öğrenmiş gibi bir ifade var Misaki.''

''Sana söyleyemem. Sen kaçak bir ninjasın.''

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin