Görevler Dağıtıldı

777 52 34
                                    

Alışkın olmadığım bir koku ruhumu sardı. Bunun Bulut Köyü'ne has bir koku olduğunu düşünüyordum.  Konoha'nın telaşının aksine daha dingin bir kokusu vardı.  İnsanı tatildeymiş gibi hissettiriyordu. 

Yavaşça nefesimi verdim ve çakramı savaşa hazır hale getirdim. Benim aksime Kane dövüş ile pek ilgilenmiyor gibiydi. Gözlerinin sürekli üzerimde olması sinir bozucu olsada odaklanmaya çalıştım. Yoğunlaşmış çakra etrafımda rüzgar oluşturmuş kıyafetlerimi ve saçlarımı havalandırıyordu.

Bu kadar kolay bir şekilde kendimi hazırladığım için gülümsedim. Normalde savaş içerisinde olmadan birileriyle zevk için dövüştüğümde bu duruma alışmam çok zaman alıyordu. Çünkü karşımdaki kişiye zarar vermek istemiyordum. Gerçi şu an hemen moda girmenin sebebi Kane'yi düşman olarak falan görmem değildi. Bu antrenmanların ve uzun zamandır savaşmamış olmamın sonucuydu.

Onun hala pek havasında olmadığını görebiliyordum. Eğer havasında değilse bende onu havaya sokardım.

"Hazırsan başlıyorum," dedim.

"Bakalım Senju neler yapabiliyor." Hafifçe gülümsedi ve savunma pozisyonu aldı.

Derince bir nefes aldım. Bu yavaş bir şekilde gerçekleşirken çoktan el mühürlerini yapmıştım. Parmaklarımı çenemin altında tuttum ve büyük su kütlesinin Kane ile aramdaki nehri yararak gürültüyle ilerlemesine izin verdim.

Kane'ye ulaştığını düşündüğümde bir şey oldu. Bu, ben kontrolü kaybettiğimde olan şeyin aynısıydı. Su garip bir şekilde yavaşladı ve sonunda durdu. Yine oldukça büyük dalgalar oluştu fakat bu sefer tedbirliydim.

"Elementinin su olduğunu düşünmüştüm ama anlaşılan rüzgarı kullanıyorsun," dedim. Kaşları havaya kalktı ve yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Görmemiştin bile. Seni su olduğuna inandırmak istiyordum oysa ki."

"Evet, ne kullandığını görmedim. Fakat eğer su ana elementin olsaydı jutsularımı durduramazdın."

"Bunun anlamı?" dedi.

Tam bir şeyler söylemek için hazırlanıyordum ki bir anda önümde belirdi. Şokla kafamı ona çevirdim ama sanki bu hareketim bile ağır çekimmiş gibiydi. Elini alnıma dayadı. 

''Dur tahmin edeyim,'' dedi gülümserken. ''Su elementinde oldukça iyisin değil mi? Eğer su kullanarak yaptığın jutsuyu bozmaya çalışsaydım benden daha yetenekli olduğun için bu işe yaramazdı. Ama rüzgar olunca seni yenmem daha olası.''

Kaşlarımı çattım. ''Evet, öyle,'' dedim mızmız bir çocukmuş gibi. Düşüncelerimi falan mı okuyordu? neyin nesiydi böyle? Üstelik saniyeler içinde önümde belirmişti. 

''Senju Misaki.'' İsmimi söyleyince daha dikkatli ona baktım. Elini alnımdan çekti ve tam gözlerimin içine baktı. ''Mühür konusunda yeteneklerini birinci hokageden, su elementinin gücünü ise annesinin büyükbabası olan ikinciden almış kız.''

Ağzım açık kalırken kulaklarım uğuldamaya başladı. Nasıl tüm bunları-

''Konoha'ya sonradan gelmiş, zamanında anbu tarafından tehdit edilmiş kız. Gücünün farkında olmayan ve Akatsuki tarafından ele geçirilmeye çalışılan kişi. Söylesene hokageniz seni böyle ortalarda bırakarak ne yapıyor?''

İster istemez bir kaç adım geri çekildim. Elim kılıcıma gidince gözleri oraya kaydı ama sonra yine tam gözlerime baktı. Çarpık bir şekilde güldü. 

''Düşman değilim,'' dedi. 

''Öyleyse kimsin? Kiyoshi Kane. Bu gerçek adın mı?'' 

Başını salladı. ''Bizler insanları kandırmak ve farklı kimliklere bürünmek konusunda uzman olsakta sana yalan söylemedim.'' 

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin