Savaşı gerçekten zerre hatırlamadığım için ve bölümler bölümleer önce de söylediğim gibi bundan sonrası benim hatırladığım kadarına ve kurguma kaldı... (Evet bir türlü savaşı tekrar okuyamadım) :,(
''Anne biraz hızlı olur musun?'' dedim arkama bakarken. Üzerime uçan kunaiden son anda sıyrıldım.
''Çakramı mühürledin? Nasıl hızlı koşabilirim?'' diye bağırdı.
''Benimde çakramda sınırda ama... Bunun bence başka bir şey ile alakası var, yaşlılık?''
Bu sefer bana son hız yetişti ve ellerini boynuma koyup kafamı aşağı indirdi. ''Şu an yirmili yaşlarımdayım!''
''Tamam tamam.''
Hafifçe geri çekildi ve benimle aynı hız ilerlemeye başladı. Yüzü ciddileşmişti ve dikaktle karşıya bakıyordu. ''Çakra hissetmemek kendimi güvensiz hissettiriyor,'' diye mırıldandı.
Kolumu dirseğimden büktüm ve elimi yumruk yaptım. ''Sorun değil, ben varım.''
''Bir edo-tenseiyi koruyacak kadar aptal olmadığını düşünüyorum.''
''Aslında tam olarak öyle yapacaktım...''
''Geri alıyorum,'' dedi.
Güldüm. ''Seni benden başka kimse diğer tarafa gönderemez. Ben istemediğim sürece değil. Üstelik ölü olmana rağmen.''
''Sonunu eklemesen olmuyor muydu?'' dedi ama yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı. Gözleri aksine hüzünlü ve gururluydu. Önüme döndüm. O sırada ne olursa olsun hatta çakrasız bile olsam anlayacağım bir enerji ruhumu sardı. Hızımı alamayıp kayarak durdum.
''Ne oldu?'' dedi annem hemen. Tepki alamayınca daha tedirgin bir sesle, ''Misaki?'' dedi.
Ama ben gülümsedim. Onu özlemiştim. Az vakit olmuştu ayrı kalalı ama gürültüsüne bile ihtiyacım olduğu zamanlar olmuştu. ''Takım arkadaşımla tanışmaya hazır ol,'' dedim.
''Şu Uchiha mı?'' dedi heyecanla. Gözlerimi devirdim. ''O değil ama,'' derken biraz böbürlenmenin sakıncası olmadığını düşündüm. Tamam, Kyuubi'yi ben taşımıyordum ama Naruto gurur duyulacak biri olmuştu. ''Uzumaki Naruto.''
Annem keyifle gülümsedi. ''Nasıl biri olduğunu merak ediyorum. Kushina'ya mı benziyor acaba yoksa Minato'ya mı?''
''Kime benzediğini bilmiyorum ama oldukça özgün biridir.'' Bir kaç adım attım ama hissettiğim diğer çakralarla yine durdum. ''Tsunade-sama ve Raikage geldi,'' dedim. ''Narutolar izinsiz çıkmış olmalılar.''
Annem hiçbir şey anlamamıştı ama benim telaşımı görünce bana katıldı ve aceleyle çakrayı hissettiğim yöne koştum. Akarui'yi çağırmıyordum çünkü zaten çakramın dibini sıyırıyordum. Annemim çakrasını mühürledikten sonra bayılmamış olmama bile şükretmem gerekirdi.
Hachibi'nin çakrasını da yoğun miktarda hissedince içimde bir şeyler korkuyla hareketlendi. Savaşacaklar mıydı? Bana saatler gibi gelen dakikaların ardından, ''Şu tepenin ardındalar,'' dedim. Annem başını kaldırıp tepeye baktı.
Hızlıca koşmaya devam ettim. Tepeye çıktığımda gördüğüm manzara ile şaşırdım. Şu an sadece öylece duruyorlardı. Narutolar kazanmışlar mıydı? Naruto başını bize çevirdi.
''Misaki,'' dedi. ''Beni almaya mı geliyordun?''
Bunu tahmin etmiş olmasına bile şaşırmıştım ama en çok şaşırdığım şey görünüşüydü. Etrafındaki parlayan çakra hiçte öncekilere benzemiyordu. Üstelik çok daha güçlüydü.Çok daha güçlü ve sıcak bir histi. Kırmızı çakranın verdiği dehşet hissini düşünürsek çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
FanfictionEğer 7. takımın bir üyesi daha olsa nasıl olurdu? ''Hokage-sama kararınıza sonuna kadar saygılıyım fakat Team 7 biraz şey... Naruto ve Sasuke zaten anlaşamıyor biliyorsunuz, ayrıca Sakura onları idare edebilecek biri değil. Üstelik Misaki... Yani bi...