Yorgun, Yaşlı Kız

831 60 25
                                    

Arkadaşlar gerçekten çok yoğun bir hafta geçirdim T-T Her şeyi yapmayı son ana bıraktığım için canım çıktı. Bu yüzden bölüm yazamadım. Özür amaçlı uzun bir bölümü yazdım size. İyi okumalar :'D

''Naruto!'' dedi Tsunade-sama sert sesiyle. ''Seni çok önemli bir göreve gönderiyorum.''

Naruto'nun gözlerindeki parıltıyı gördüğümde gülmemek için kendimi zor tuttum. Aslında hem ona üzülüyordum hem de gülmek istiyordum. 

Savaşın eşiğindeydik ve Naruto'nun eğitim görmesi gerekiyordu. Hatta belki de savaş boyunca saklanması. Açıkçası bunu ona söyleseydik eğer kesinlikle bizi dinlemezdi. Ben de olsam ben de dinlemezdim. Bu yüzden bazen Naruto'ya çıtlatsam mı diye düşünmeden edemiyordum. Fakat eğer edersem ve Naruto'ya savaşta bir şey olursa bunun altından kalkabileceğimi sanmıyordum. Bu yüzden şimdilik sadece beş ulusun aldığı kararlara uymayı tercih ediyordum.

''Ne görevi Tsunade-baachan?'' Naruto ellerini yumruk yapmış yüzünün altında tutuyordu. 

''S sınıfı bir görev. Hatta belki bundan daha önemli.'' 

Naruto heyecandan yerinde duramıyordu. O sırada yanındaki Yamato-sensei Naruto'nun sırtına elini koydu. ''Sana her şeyi anlatacağım Naruto.''

''Birlikte mi gidiyoruz? Yamato-sensei?''

Aniden ortada beliren Gai-sensei yüzünden odadaki herkes irkilmişti. 

''Ben de geliyorum!'' dedi işaret parmağıyla kendini gösterirken. Gülerken dişlerinden birinin parladığına yemin edebilirdim.

''Öyleyse Naruto'ya görevi anlatma işini size bırakıyorum Yamato! En kısa zamanda ayrılın!''

''Evet!'' diye hep bir ağızdan bağırdıktan sonra sahte görevciler odadan ayrıldı. 

''Naruto bu kadar aptal olduğu için şanslıyız,'' dedim. 

Tsunade-sama rahatlamış gibiydi. Alnındaki teri sildi ve , ''Evet,'' diye mırıldandı. 

Odadaki kısa sessizliğin sebebini bende bilmiyordum ama sanki Tsunade-sama'nın bana da bir şey söylemesine ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Son günlerde yaptığım tek şey savaş taktiklerini dinlemek ve Tsunade-sama ile birlikte görevleri dağıtmaktı. 

Sanki o da farkındaymış gibiydi. Bu yüzden benimle göz göze gelmedi ya da herhangi bir şekilde ilgilenmedi. Normalde ondan bir şeyler isterdim ama zaten etrafta dolaştığımda bana bir sürü iş veriyordu. Tabii hepsi köyün içindeydi. 

Sonunda pes ettim ve nefesimi vererek, ''Eğer işim yoksa Shikamaru ile konuşmam gerek,'' dedim. 

Başını salladı ve yine yüzüme bakmadı. Sanki bir şeye karar vermek istiyormuş gibiydi. Ya da bana öyle geliyordu. Tam kapıdan çıkacakken sesi beni durdurdu. 

''İki gün sonra Bulut'a gidiyorum,'' dedi.

''Bunu biliyorum,'' dedim ona dönerken. 

''Benimle geliyorsun. Hazırlıklarını yap. Savaş bitene kadar köye dönemeyebiliriz.''

İstemeden de olsa yüzümde bir gülümseme oluştuğunu biliyordum. 

''Umutlanma!'' dedi ve bu sefer gözlerimin içine baktı. ''Seni savaşa direkt dahil etmek gibi bir niyetim yok.''

''Sorun değil,'' dedim hala gülerken.

Eğer savaşın oradaysam katılmamak gibi bir şey benim için imkansızdı. En azından geriden de olsa bir şeyler yapabilirdim. 

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin