Hokage Kaçtı!

684 62 21
                                    

Toplantı şimdilik sakin gidiyordu. Aslında sakinden kastım şu anlık birbirlerini öldürmek için herhangi bir girişim yapmamış olmalarıydı. Sürekli birbirlerine laf sokup duruyorlardı. Konu Akatsuki'den açılınca kulak kesildim. 

Akatsuki üyelerinin bizim ülkelerimizden oluşu hakkında bir şeyler söylüyordu Raikage. Aslında haklıydı... Düşününce bizim çıkardığımız isim Uchiha İtachi'ydi. Ve şimdi de Sasuke. Ve birde şu herif vardı. Eğer görünen tek gözü gerçekten ona aitse o da bir Uchiha demekti, ki kendine Madara olarak tanıtıyordu zaten. Anlayacağınız son kalan tüm Uchihalarımızı Akatsuki'ye vermiş bulunuyorduk.

Sonunda konu Raikage'nin kardeşine gelmişti. Her geçen dakika Raikage daha sesli konuşmaya başlıyordu, hatta bağırıyordu. Ve sonunda yumruğu havalandı. Balkondaki bütün ninjalar birden hareketlendiler. Ve saniyeler içerisinde herkes aşağıdaydı ve Raikage'nin önündeki büyük masa kırılmıştı. 

Balkonda bir tek ben kalmıştım. Açıkçası o adamı korumakla ilgilenmiyordum. Sırtımı duvara yasladım ve olacakları izledim. 

Gaara, Temari'yi tekrar yukarı gönderdi. Danzou da bana attığı bakışlar ardından Anbu'ya aynı şeyi yaptı. Sonunda herkes tekrar yukarı çıktığında Mizukage'nin yanında getirdiği kılıç ustası çocuk bana döndü.  Büyük ihtimalle bir şeyler çakmıştı. Sonuçta kagemi korumaya gitmemiştim. 

''M-misaki-san gibi olmalıydım. Hokage'nize gerçekten çok güveniyorsunuz değil mi?'' 

''Ne demezsin,'' diye mırıldandım. 

''Efendim?''

''Ah, tabii çok güvenirim.'' Gülümsedim ve tekrar aşağıdaki konuşmaya döndüm. Sıkıntıyla nefesimi verdim. Raikage ile işler karışmadan konuşsam belki çok daha iyi olabilirdi. Toplantı sonunda onu yatıştırmak zor olacaktır.

Ve konuşmaya devam etiller... Ama tüm o her an patlayacak konuşmanın arasında Birleşik Shinobi Ordusu'nu kurmak en ilginç fikirdi. Bu bana imkansız gibi geliyordu ama şimdi bu konuşulunca... belki de değildir. Yani birbirlerini öldürmelerinden falan korkarken birleşme fikri gerçekten de insanı şaşırtan bir şeydi. Ama en çok şaşırtan şey ise ordunun başına geçmesi için Danzou'yu önermesiydi. 

Ağzım açık bir şekilde öyle kaldım. Hey! Bu adamı biz bile tanımıyoruz! Baskıyı üstümde hissediyordum. Ortaya atlayıp 'hayır' diye bağırasım vardı ama buna gerek kalmamıştı. Raikage hemen itiraz etmişti. Benim için Danzou olmaması yeterliydi. Belki şu yaşlı bücürdü olmamalıydı. Eski kafalı biriydi kesinlikle. Ama sonunda karar verilmişti. Danzou olmamasına seviniyordum açıkçası.

Kageler yine hareretli bir konuşmaya giriyorlardı ki masanın ortasındaki alandan yeşil bir şey çıkmaya başladı. Gözümü daha iyi görebilmek için kıstım. Bu adam... yoksa!

Bu sefer herkes gibi bende aşağı indim ama Danzou'nun önüne değil Akatsukili herifin önüne indim. Olayı anlamayanlar için ufak bir açıklama yaptım.

''Akatsuki.''

Raikage'nin yerinden fırlaması bir oldu. Şimdi o da benim yanımdaydı. Ben yeşil adamın boynuna kılıcımı dayamıştım bile. 

''Neden buradasın!?'' diye sordum hemen. 

''Sakin sakin. Buraya aslında bir haberi iletmek için geldim. Uchiha Sasuke binaya giriş yaptı.''

Her şey bir kaç saniyede oldu. Sasuke lafını duyar duymaz başımı Raikage'ye çevirdim ve onun kızgın gözlerin gördükten sonra kaybolmasına şahit oldum. 

''Kahretsin!'' diye fısıldadıktan sonra hemen koşmaya başladım. 

O kadar çok uğraştıktan sonra beş kagenin birden toplandığı yere gelmek... Bizimle dalga mı geçiyorsun Sasuke?

Hızlanan adımlarımla daha hızlı koşmaya başladım. Geçtiğim karanlık koridora göre daha aydınlık olan giriş göründü. Çıkar çıkmaz elektrikli bir şey önümden geçti. Bunun Raikage olduğunu fark etmem çok uzun sürmemişti.

Gözlerim Sasuke'yi aradı ve işte oradaydı. Susanoo? Ne kadar güçlendin sen böyle Sasuke?

Ama bunları düşünmenin zamanı değildi. Kılıcımı doğrulttum ve öne çıktım. Sasuke ile göz göze gelince durdu. Dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. Hiçte arkadaş canlısı bir gülümseme değildi bu. 

''İşleri artık böyle mi yürütüyorsun?'' diye sordum. 

''Hoşuna gitmedi mi?''

''Köyümüz senin yüzünden sıkıntı çekiyor. Masum birini çıkarların yüzünden öldürdün ve evet, hoşuma gitmedi.''

''Eğer köyüne zarar veriyorsam. Neden beni öldürmüyorsun Bayan Köyümü Koruyacağım?'' Sırıtması gittikçe büyüdü ve kanlı gözlerinde nefret alevleri belirdi. Ama benimkilerin de onunkilerden farkı yoktu. Dişlerimi sıktım. 

''Oradan bir Uchiha gibi mi görünüyorum?''

Bunun gibi bir şeyi asla düşünmüyordum ama beni bunu söylemeye zorlamıştı. Anında harekete geçti. İlk çare olarak hemen Ikari'den vücüduma çakra aktardım. Ve chidorisine kılıcıma rüzgar elementi ekleyerek karşılık verdim. Rüzgar, elektriği yener.

Bir müddet güç savaşı yaptıktan sonra  ikimizde geri çekildik. Kırmızı çakra dikkatini çekmiş gibiydi. Bir müddet daha kılıçlarımızı çarpıştırdık. Savaşımıza Raikage'nin karışmamasının sebebi turuncu saçlı çocuk ve Suigetsu gibi görünüyordu. 

Dikkat dağınıklığımın ardından yanağımdaki yanan çiziği almışım. Sıcak kanın süzülüşünü hissettim. O çok hızlıydı. Ama garip olan şuydu ki bende yavaştım. 

Sorgulamayı kesip toprak elementiyle Susanoo darbelerinden kaçtım. İstediğim jutsuları Raikage ya da o gibi pervasızca kullanırsam Samurayların bu büyük, önemli yerine gerçekten hoş olmayan zararlar verebilirdim. Gerçi kagelerin hiçbiri bunu takmıyordu. 

Katon jutsusunu Suitonla engelledim ve aradaki dumanı kullanıp Sasuke'ye ulaştım. Ama şu lanet olası mor şey darbeleri engelliyordu. Zayıf bir tarafı falan yok muydu bunun?

Boşverip geniş bir saldırı yapmaya karar verdim. Büyük bir rüzgar hortumunu elektrik ve suyla birleştirip Susanoo'nun alacağı zarara bakacaktım. Mühürlerimi hızlı hızlı yapmaya çalışırken aynı zamanda Sasuke'den kaçmaya çalışıyordum. Tam istediğim yere geldiğinde büyük bir patlamayla hortum benzeri şey duvarları yıkmaya başladı ve Sasuke'yi içine aldı. 

Dindiğinde ise yıkık yerlerin arasından azıcık kemiği kalmış bir Susanoo göründü. Anlaşılan gerçekten çok ama çok büyük bir darbeye yıkılırdı. Bunun sebebi daha yeni MS'ye sahip olmasıydı belki de.

Gözlerimi ona dikmiş bakarken gelen siyah alevleri son anda fark edebilmiştim. Kaçmalıydım. Şaşkınlığımı bir kenara atamadığımda çoktan alevler gözümün önündeydi. Sonrasına sarı kumlar beni tutup yere itti. Bakışlarımı Gaara'ya çevirip minnettar olduğumu belirttim. erken Smauraylardan biri geldi.

''Hokage'ye ulaşamıyoruz?''

''Nasıl yani?'' dedim salak salak bakarken.

''Hokage ve yanındaki kişi yoklar!'' 

Yani şimdi ben YALNIZ MI KALDIM? Onlar varkende yalnızdım evet ama şurada bizim köyümüzden biri beş kagenin olduğu yere saldırıyordu. Nasıl gidebilirdi!?

Yoksa Sasuke'nin amacı Danzou muydu? 

Şimdi kafayı yiyecektim!

Danzou'nun neden gittiğini düşünürken vücudumdaki değişikliklere odaklanmam biraz geç olmuştu. Kırmızı çakra yavaş yavaş yok oldu ve yerini mavi, normal çakraya bıraktı. Sorun şuydu: Kyuubi'nin kılıçtaki mühürlü çakrası bitmişti. Tabii ki bitecekti! Sonuçta çakramı direkt olarak Kyuubi'den almıyordum. 

Ama şimdi bitmesi... Dişlerimi sıktım. Bu hızımla ona karşı gelmem imkansızdı. Yapmam gereken çok açıktı. Gözlerimdeki bandajı söküp attım. 

Sasuke ile tekrar karşı karşıya gelince söylediği şey sadece şu olmuştu: 

''Şimdi buradan bir Uchiha'ya benziyorsun. Neden beğenmediğin Uchihaların Sharingan'ına sahipsin?''

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin